Deneyimli annelerin ve çocuk gelişimcilerin yakından bildiği bir kavram: İki yaş sendromu yani berbat ikiler! İkili yaşlarımı geride bıraktım. Ne gam! Yine de bugünlerde benzer bir ruh hali içindeyim! Üzerimden silkeleyemiyorum bu duyguyu. Aynı iki yaşındaki isyankar bacaksızlar gibi bana da “geldi gelenler!” Ve gitmeye de pek niyetleri yok gibi! Ben de bacak kadar boylarıyla, […]
öncesi, sonrası
Öncesi ve sonrası hikayelerine bayılırım. Kullanılan tekniği sanatta ve reklamcılıkta sıkça başvurulan kurgusal bir formül olarak görürüm. Ama olsun, yine de her defasında aldanmaya gönüllü olurum. Görüşü ve görünüşü netleştiren o somut zıtlık hoşuma gider. Tabii bir de anlatım tekniğinin kullanıldığı yer gereği bu örnekler hep mutlu sonla biter. Yaşasın! Mesela banyodaki fayanslar donuk renkli […]
sen kimin çocuğusun?
Küçük yerde adettendir: El kadar çocuğun burnunun dibine kadar girip ya da ona şöyle bir yan gözle tepeden bakıp: “Sen kimin çocuğusun bakayım?” diye sormak. Evlat, bu sorunun karşısında şöyle bir afallar. Soruya ilk kez muhatap olduysa özellikle. Adını, yaşını, kim olduğunu unutur o şaşkınlıkla. İki düzgün laf edip kimin olduğunu açıklamaya çalışır. Soru budur […]
“topik kaldı mı, şefim?”
Nevizade, ağır ağabeylerin, ablaların yeriydi. Tüm şarkıları, türküleri onlar bilirdi ve rakıyı, “cam cama değil” sözünün eşliğinde, içine tek bir dal maydanoz salarak ve hatta soda katarak içmeyi… Şiirleri de bilirlerdi, hem de ezberden ve tane tane okuyarak, eğitimli bir sesle. Bazı dizeler zaten kendi ellerinden çıkmış, yüreklerinden akmış eserlerdi. Oturmayı kalkmayı bilirlerdi. Süslenmeden ama […]
beyaz zamanlar
Bembeyaz bir sabaha uyandım. Hatta önce tülün arasından gözüme takılan yoğun beyazlığa ilk bakışta inanamadım. O kadar ani ve öyle kalabalık gelmiş ki kar taneleri… Sevindim. Bir hediye almış gibi. Yumuşak adımlarıyla sessizce gelip her yeri el ele kaplayan bu minik şeyler hep bir ağızdan “Sürpriz!” diye neşeyle bağırmış gibi… Açtım perdeleri, geçtim karşısına bu […]
hepimiz aynı sudayız
Bugünü çalışma değil, yaşama günü ilan ettim. Bence her insan gibi ben de bunu hak ettim. Mevcut dünya düzeninde iş yaşam dengesinin adil olduğuna inananlardan değilim. Hemen herkesin insanca yaşamak için çalışmak zorunda olduğundan hareketle, düşünmeden edemiyorum, iş, hayatın içine ne kadar sızıyor? Kaç kişinin mesaisi, gerçekten de mesai saatleriyle sınırlı kalıyor? Kaç kişinin bilgisayarına, […]
manzara nasıl görmeyeli?
Yıllar boyunca Amerika’nın doğu kıyısında bulunan üç farklı eyalette, irili ufaklı şehirlerde yaşadım. Hayatın cilvesi ve yaşın getirdikleri diyelim, geçici mavi yakalı işlerde de çalıştım arada, beyaz yakalı pozisyonlarım da oldu. Bu sayede süper markette pasta süsleyen arkadaşlar da edindim, dünyanın en iyi üniversitelerinde okumuş, şimdi de dünyanın en iyi üniversitelerinde ders veren hoca dostlar […]
uzat parmağını Gretel
Geçen gün en yakın arkadaşımla konuşuyoruz, bilir o kendini! Bana dedi ki “Sabah tam kapıdan çıkacağım, yasak bitti malum, hava da bayağı ısırıyor. Dedim kalın montumu giyeyim bari. Aldım astığım yerden, düğmelerini ilikliyorum. Bir taraftan da anahtarımı arıyorum, köpeğime sesleniyorum vb. Birkaç denemeden sonra aaaa, bir baktım, iliklenmiyor düğmeler! Dakikalardır o yüzden uğraşıyormuşum meğer! Bir […]
söz bitti (mi)
Biliyorum, bazen kelimeler yetmiyor. İfade edilmek isteneni anlatacak şekilde anlamlı bir sıraya konamıyor sözcükler. Söylenebilenler, söylenmek istenenin yanından bile geçemiyor. Derler ya, kelimeler kifayetsiz kalıyor. Ve yine biliyorum ki bir durumu anlayabilmek için, onu kabullenebilmek için, bu kötü bir durumsa onu hazmedip düzeltmeye yönelik bir adım atabilmek için bir durup nefeslenmek gerekiyor. Ama yine de! […]
şimdi düş
Gecenin soğuğunda, büzüştüm bahçenin bir kenarına, Gözlerim gökyüzünün sonsuzluğunda. Yeryüzünden umudu kestim, hele şu aralar, Ümit var mı, sanmam, başka bahara? Tenhanın ısıran ayazında, dayandım yalnızca duvara, Tek bir insan evladı yok sokaklarda ya da yıldız yukarıda. İnadına, inadına, inadına, ağlamayacağım! Bitmedi bu hikaye, biter mi kırılan bir dal gibi, şimdi, aniden buracıkta? Ne garip: […]