Nevizade, ağır ağabeylerin, ablaların yeriydi. Tüm şarkıları, türküleri onlar bilirdi ve rakıyı, “cam cama değil” sözünün eşliğinde, içine tek bir dal maydanoz salarak ve hatta soda katarak içmeyi… Şiirleri de bilirlerdi, hem de ezberden ve tane tane okuyarak, eğitimli bir sesle. Bazı dizeler zaten kendi ellerinden çıkmış, yüreklerinden akmış eserlerdi. Oturmayı kalkmayı bilirlerdi. Süslenmeden ama […]
beyaz zamanlar
Bembeyaz bir sabaha uyandım. Hatta önce tülün arasından gözüme takılan yoğun beyazlığa ilk bakışta inanamadım. O kadar ani ve öyle kalabalık gelmiş ki kar taneleri… Sevindim. Bir hediye almış gibi. Yumuşak adımlarıyla sessizce gelip her yeri el ele kaplayan bu minik şeyler hep bir ağızdan “Sürpriz!” diye neşeyle bağırmış gibi… Açtım perdeleri, geçtim karşısına bu […]
hepimiz aynı sudayız
Bugünü çalışma değil, yaşama günü ilan ettim. Bence her insan gibi ben de bunu hak ettim. Mevcut dünya düzeninde iş yaşam dengesinin adil olduğuna inananlardan değilim. Hemen herkesin insanca yaşamak için çalışmak zorunda olduğundan hareketle, düşünmeden edemiyorum, iş, hayatın içine ne kadar sızıyor? Kaç kişinin mesaisi, gerçekten de mesai saatleriyle sınırlı kalıyor? Kaç kişinin bilgisayarına, […]
manzara nasıl görmeyeli?
Yıllar boyunca Amerika’nın doğu kıyısında bulunan üç farklı eyalette, irili ufaklı şehirlerde yaşadım. Hayatın cilvesi ve yaşın getirdikleri diyelim, geçici mavi yakalı işlerde de çalıştım arada, beyaz yakalı pozisyonlarım da oldu. Bu sayede süper markette pasta süsleyen arkadaşlar da edindim, dünyanın en iyi üniversitelerinde okumuş, şimdi de dünyanın en iyi üniversitelerinde ders veren hoca dostlar […]
uzat parmağını Gretel
Geçen gün en yakın arkadaşımla konuşuyoruz, bilir o kendini! Bana dedi ki “Sabah tam kapıdan çıkacağım, yasak bitti malum, hava da bayağı ısırıyor. Dedim kalın montumu giyeyim bari. Aldım astığım yerden, düğmelerini ilikliyorum. Bir taraftan da anahtarımı arıyorum, köpeğime sesleniyorum vb. Birkaç denemeden sonra aaaa, bir baktım, iliklenmiyor düğmeler! Dakikalardır o yüzden uğraşıyormuşum meğer! Bir […]
söz bitti (mi)
Biliyorum, bazen kelimeler yetmiyor. İfade edilmek isteneni anlatacak şekilde anlamlı bir sıraya konamıyor sözcükler. Söylenebilenler, söylenmek istenenin yanından bile geçemiyor. Derler ya, kelimeler kifayetsiz kalıyor. Ve yine biliyorum ki bir durumu anlayabilmek için, onu kabullenebilmek için, bu kötü bir durumsa onu hazmedip düzeltmeye yönelik bir adım atabilmek için bir durup nefeslenmek gerekiyor. Ama yine de! […]
şimdi düş
Gecenin soğuğunda, büzüştüm bahçenin bir kenarına, Gözlerim gökyüzünün sonsuzluğunda. Yeryüzünden umudu kestim, hele şu aralar, Ümit var mı, sanmam, başka bahara? Tenhanın ısıran ayazında, dayandım yalnızca duvara, Tek bir insan evladı yok sokaklarda ya da yıldız yukarıda. İnadına, inadına, inadına, ağlamayacağım! Bitmedi bu hikaye, biter mi kırılan bir dal gibi, şimdi, aniden buracıkta? Ne garip: […]
camdan tavan darmaduman!
İddia ediyorum yeryüzü kadınlar için hiçbir zaman çok güvenli olmadı! Kadının güzelliği başına bela oldu bazen. Onu ele geçirilesi, elde tutulası ve elden geçirilesi bir arzu ya da prestij objesine çevirdi. Boşu boşuna çirkin şansı olsun diye dua etmedi büyüklerimiz. Bazen doğuran, doyuran, susan ve yapan oldu kadın. O rolün getirdiği aşçılık, hastabakıcılık, geyşalık, gündelikçi […]
sakın vazgeçme kendinden
Bundan yaklaşık beş asır önce bir Japon komutanı olan Yoshimasa’nın pek sevdiği çaydanlıklardan biri kırılıyor. Ve talimatı üzerine sevgili çaydanlığı tamir edildiğinde karşısına çıkan manzara onu hiç memnun etmiyor. İyi ki de etmiyor. Çünkü komutanın çaydanlığı estetik bir şekilde tamir etmekle görevlendirdiği Japon zanaatkarlar sadece harika bir iş çıkartmakla kalmıyor. Aynı zamanda bugün bile kullanılan […]
kuralları kızlar koyar!
Bizim “Beyaz Atlı Prens” dediğimiz şahsı muhteremi konu alan bir film seyrettim, daha yeni. Ve içimin yağları eridi! Meğer 2018 yapımıymış ve Ross Venokur hem yazmış hem de yönetmiş. Ve adam bildiğin dünyayı değiştirmiş! En azından geleceğin dünyasının birazını, nasıl mı? Bizim komşu kızına bakıyorum bugün annesi doktordayken. Mısırları patlattık, elma sularını açtık, acil saçıntılar […]