basireti bağlanmak derken

Basireti bağlanmak bayağı ilginç bir kavram değil mi? Mesela ben merak ediyorum başka dillerde basireti bağlanmak diye bir deyim var mı? Yoksa şu basiret denen şey onlarda bağlanmıyor da o yüzden de böyle bir ifade bulunmuyor mu? Kulağa komik geliyor: “Aradığınız deyime şu anda ulaşılamıyor. Çünkü bu millette böyle bir illet bulunmuyor!”

İngilizcede şöyle bir deyim (ve türevleri) var: “Yaşlı biri gibi davranmak” “Sarışın gibi davranmak…” Ama sanki basiret burada kastedilen gibi bir şey değil. Bu deyimlerde yaşını başını almışlara, sarışınlara ve buradaki haliyle kadınlara hakaret bolca var. Ama ağır ayrımcılık bir yana aradığımız anlam sanki yok. Bu daha çok “boş bir anıma denk geldi” gibi bir anlamı çağrıştırıyor bana.

Oysa basiret bağlandı mı, tamam. Üstelik, genelde tam da bağlanmaması gereken zamanda bağlanır meret! Böyle, gözü mü bağlanır insanın? Aklı mı durur? Dili mi tutulur? Yoksa hepsi birden mi olur?

TDK demiş ki basireti bağlanmak “gerçeği göremez bir duruma düşmek, iyi ve yerinde düşünememek, doğru yolu görememek, alabileceği uygun önlemi alamamak” anlamına gelir.

Bu tanım bana, aklı başında, kendisi ve çevresi hakkında farkındalığı yüksek olan bir yetişkinin bu melekelerini kısa süreliğine kaybetmesi gibi geliyor.

Hani sanki o yetişkin, o yaşa kadar edindiği deneyimi unutuyor bir anlığına. Unuttuklarına belki becerileri de ekleniyor. Hatta şark/garp kurnazı, köylü/kentli kurnazı vb başka sıfatları varsa, onlar da uçup gidiyor.

Kala kala bir garip öz kalıyor geriyor. Maskesiz, yalansız, saf. Ve o naif varlık bir hata yapıyor. O insanın normalde asla yapmayacağı bir şeyi yapıyor. Ne yaşına yakışıyor, ne donanımına, ne konumuna. Ama oluyor işte, hayatta böyle şeyler de oluyor. 

Bir taraftan alabildiğine hüzünlü bir durum bence bu. Çünkü insana sürekli gardda olması gerektiğini hatırlatıyor. Maskeler yüzde, kalkan elde, hazır cevap dilde! Böyle olmadın mı, yandın! 

Çocukluğun saflığına sahip çıkmak, içindeki çocuğu yaşatmak, bunları zaten unut. Yetişkin ol, hazırlıklı ol. Düşün, önlem al, hazırlıklı ol, sağlam dur!

Sanki sokağa değil, sefere gidiyoruz her sabah. Keşke hiç olmazsa bazı günler de pikniğe gidebilseydik. Ve bazen de zayıf olma hakkımıza sahip çıkabilseydik. 

“Ben bugün kendimi zayıf hissediyorum. Akıl sağlığımı korumak adına içimdeki çocukla birlikte pikniğe gidiyorum. Arayan olursa, basirete de bir günlük izin veriyorum. İster bağlansın, ister arkadaşlarıyla top oynasın.” 

Hakkımdır. Hakkındır. Hakkımızdır.

Bir süre önce can dostum, “yazsana” dedi yine; “yine yazsana!” Her şey öyle başladı zaten...
Yazı oluşturuldu 240

basireti bağlanmak derken” üzerine 2 görüş

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Aramak istediğinizi üstte yazmaya başlayın ve aramak için enter tuşuna basın. İptal için ESC tuşuna basın.

Üste dön
%d