El yazısıyla yazılmış bir tarif… Yaşadığın ülkede geçmeyen, eski bir kağıt para… Hiç beklemediğin bir anda başlayan bir sağanak gibi çıksa karşına… Şemsiyen yok, sığınabileceğin bir apartman kapısı, ağaç dalı yok! Yok işte! Senden ve beynine damlayan anılardan ve terkedilmiş yarınlardan başka bir şey yok! Ne yapardın? Ne yapardın hayat aynı anda dün ve bugün […]
özellikle!
Bir şarkı duydun. Duyar duymaz notalara ayrı, sözlerine ayrı aşık oldun. Hatta diyelim ki bu şarkı daha yazanın aklına, söyleyenin dudaklarına konmadan önceden beri sen onu seviyor, bekliyor, özlüyordun… Bir gün, ki o gün adamakıllı yorulmuştun, evin kapısına kadar gelmişsen de arabadan çıkıp üç adım yolu yürüyecek dermanı bulamıyordun. Konu komşu görür mü diye aldırmadan […]
içimden geçen
Bedenin, uzun bir sağanak sonrası ıslak bir kumsal gibi kıpırtısız uzanırken kala kaldığı yerde, içinde fırtınalarla yarışan atlar nereden koşuyor? Bir gıdım ekmeğinin peşinde didinen karıncalar bile uykuya çekilmişken mutfakta, seni kim ve niye uyanık tutuyor? Gecenin sert kabuğu sabaha karşı kırılınca, içinden güneşten başka bir şey çıkma ihtimali mi var yoksa? O ihtimale senden […]
ilahi adalet
İnsan bazen dönüp dolaşıp aynı kayalıklara tosluyor! Oysa biliyor ki oralar tekinsiz sular, en ufacık boşluğunda yakaladığı gibi rendeler teknenin altını. Üstelik yorgun teknenin altı rengarenk yamalı! O yüzden gözlerini, neredeyse asırlardır süren uykusuzluğuna rağmen, açık tutmaya çalışıyor. Ellerini güneşe siper ediyor, bakışı kamaşmasın, aklı karışmasın diye. Şahinlere özenerek tüm kalan gücüyle bakıyor derinlere… […]
nereden geldim?
Zihnim, bedenim, kalbim, benliğim… Usanmadan yanıtını kovalayan soru: Ben hangisiyim? Vücuttaki organların suya benzer uyumundaki mucize, varlığımın parçaları arasında neden yok? Neden eski bir kasetteki ses atlamaları gibi kopuk, yer yer sessiz, beni ben yapanlara dair sırları fısıldayan dudaklar? Neden annesinin topuklularıyla yürümeye çalışan kız çocuğu gibi dengesiz hissediyor yaşam deneyimim, bezden torbalarına rastgele tıkıştırırken […]
güneş doğar
Akıntıya karşı kulaç atmak zor iştir. Üstüne çullanan ağırlıkla cebelleştiğin yetmezmiş gibi bazen kendinden de şüpheye düşersin. “Ya millet tıpış tıpış Mersin’e giderken tersine gidecem’ diye didinen bir tek bensem” diye hafiften bir kuşkulanırsan hele, yükün iyice ağırlaşır. İşte o anlarda “bir külçe gibi bıraksam kendimi dibe” diye geçer bazen içinden. Sirenlerin sihirli şarkıları kulağına […]
gökyüzünü çalmışlar
Gökyüzünü çalmışlar. Nasıl olduysa anlayamamışım şimdiye kadar. Uzaklara, çok uzaklara gidip önce nefes alacak, sonra da başımı yukarıya kaldıracak kadar can toplayana dek fark edememişim: Kimse bakmazken araklayıp gökyüzünü sadece kendilerine saklamışlar… Oysa ne uçsuz bucaksız bir mavilik, ne sonsuz bir hafiflik o. Tüm asırlara, ırklara, canlılara yetip de artacak kadar kocaman. Kâh bulutların evi, […]
yarım kalmayacak
Hayata iki türlü bakabiliriz: Her şey zamanla kaybolur diye düşünebiliriz. Ya da Paulo Coelho’nun sözündeki gibi “Her şey zamana kaydolur” diyebiliriz. Ben ikincisini seçenlerdenim bu gece. Değil mi ki ellerine son kez dokunmamın üzerinden yıllar geçmişken tek gördüğüm onlar bugün bütün gün. Değil mi ki neye inandığıma bağlı akıl sağlığım… Hem zaten içinde olduğum andan […]
kuş sesleri
Dışarıda minik bir kuş, hayatı, sesini yüreğime duyurmasına bağlıymışçasına tüm gücüyle cıvıldıyor. İçimse duyuyor duymasına ötüşünü ama zerre kadar olsun umursayamıyor. İnsanın en büyük sınavlarından biri kendi değerini ona değer vermeyenlerin kefesinde tartarak belirlemesi olsa gerek diye düşünüyorum kendi kendime. Düşünmekse malum, ancak bir yere kadar işe yarıyor. İnsanın iki bacağı düşünmek ve hissetmekse, bence […]
aya yolculuk
Katlanan bir merdivenim var, sabahları kimseler görmeden sakladığım. Her gece güneş uyur uyumaz kuytudan çıkarıp aya yolculuğa yeniden başladığım. Biliyorum akıl kârı değil. Biliyorum beni aya çıkaracak merdiveni yapacak ustayı analar daha doğurmadı. Ama olsun, hoşuma gidiyor hayallerime kanat vermek. Üstelik bana yakışan “gökte kanatları kesmek için fırsat kollayanların sesine yer varsa benimkine de var!” […]