Bugün hayaller üzerine düşünüyorum, işim yok başka yapacak nasıl olsa! Çünkü belki söylemişimdir, benim evde kıyafetlerin huyudur, hepsi kendi başına yıkanır, kurur. Sonra kendi kanatlarıyla uçup yerlerine yerleşir. Hele o beyaz gömleklerin martı gibi pike yaparak gardıroba girişine görmeyen inanmaz. Yemek desen aynı, mutfak günde iki öğün, üçer kap yemek çıkarır kendiliğinden. Hem de bir […]
kulağımızdan aklımıza sızanlar
Doğruya doğru! İnsanın içini ısıtıyor ona dair olanın takdir edilmesi, beğenilip onaylanması… İlkokul öğretmeninin “Aferin, ne gayretli çocuksun” demesi mesela. Ya da babanın “Akıllı evladım” diye saçını okşaması… Annenin seninle gurur duyduğunu söylemesi… Hatta oğlunun “En güzel çukulatalı keki benim annem yapar” ya da kızının “benim babamın elleri daha büyüüük” diye gözlerini kocaman açarak böbürlenmesi… […]
hülyalı günler
Daha yeni karşılaştığım ama eminim başka bir hayatta yakından tanıştığım genç ve güzel kadına “Kırıl ama sakın ha yıkılma!” dedim geçen gün, durup dururken. Sonra da kendime şaştım. Çünkü aslında tavsiye veren bir insan değilim ben, en azından bildiğim kadarıyla değilim. Birilerinin rüyalarına sızıp nasihatleri sıralıyorsam ondan da haberim yok. Ama olabilir de tabii: Sonuçta […]
ganimet kadın, emanet hayat!
Başı sonu yok. Sadece güneş. Çatlak toprak. Çatlak cam, kapalı kalın perdenin arkasında saklanan. Korkudan, güçsüzlükten, tam orta yerinden çatlaya çatlaya yaşama katlanan yürek… Kum fırtınası gibi yağan kötü haberler. Koca bir belirsizliğin ortasında. Sahip çıkılmamışlığın, insan yerine konulmamışlığın, hak tanınmamışlığın göbeğinde… Hayat değil bu, dört bir yanı ufuklara kadar uzanan bir mahrumiyet bölgesi. Ömür […]
acil kalp aranıyor!
Eğri oturdum, doğru oturdum. Biraz düşündüm, biraz taşındım. Ve galiba en sonunda meselenin özünü ucundan da olsa yakaladım. Aslında konu ağır konu ama çözümü de bir o kadar basit. Şöyle ki… Nasıl demeli… Bir kerede söyleyeyim bari: En temelde işin özü, toplumsal organ hiyerarşisi! Kulağa biraz garip geliyor değil mi? Aslında çok da değil! Düşünün […]
“toplumu toplum yapan çektiği ortak yastır”
Ağzına sağlık Dr. Agah Aydın’ın. İyi eğitilmiş aklına, samimiyetle akan cümlelerine, sağduyusuna, deneyimine, vicdanına, en çok da lafı eveleyip gevelemeden hakkıyla söyleyen alnından öpülesi insanlığına sağlık. Ne zamandır düşündüğüm bir konuya bilimsel bir boyut ve anlam katıverdi: “Toplumu toplum yapan çektiği ortak yastır.” İnsanı insanı yapan çektiği acıdır gerçekten de. Bana sorsan insan ham gelir, […]
bekleme bizi korona
Rivayet o ki eskiden cami duvarına işeyen köpekler öldürülürmüş. “Eceli gelen köpek cami duvarına işer” tabiri de oradan gelmiş. Dilerim yanlış bilgidir: Köpekler evrilmiş ruhlar olup başkasının kutsalına saygı duyduğundan oraya işemeyi akıllarına bile getirmemişlerdir. Ve hiç kimse Allah’ın cami duvarını koruma zannıyla Allah’ın özene bezene yarattığı bir cana kıymayı yüreğine sığdıramamıştır. Ama bir şekilde […]
vaatler dün, gerçekler bugün
Yepyeni bir defterin ilk sayfasıyla kıyasıya bakışmak, ona ne yazacağına karar vermeye çalışarak… Ya da genç yaşında, önünde upuzun bir ömür olacağı inancıyla bakmak hayata… Her şey mümkün, hepsi hakkın ve sadece birkaç adım ötendeymiş gibi görünürken… Çok eskiden seyrettiğim, adını bırak, konusunu bile artık hatırıma getiremediğim filmden unutamadığım replik: “Ah gençlik. Vaat eder, vaat […]