Bugün hayaller üzerine düşünüyorum, işim yok başka yapacak nasıl olsa! Çünkü belki söylemişimdir, benim evde kıyafetlerin huyudur, hepsi kendi başına yıkanır, kurur. Sonra kendi kanatlarıyla uçup yerlerine yerleşir. Hele o beyaz gömleklerin martı gibi pike yaparak gardıroba girişine görmeyen inanmaz. Yemek desen aynı, mutfak günde iki öğün, üçer kap yemek çıkarır kendiliğinden. Hem de bir […]
haftasonu beş gün olsun
Hayatımızdan memnun muyuz? Nasıl anlarız? Gün bittiyse ama o günü hiç yaşamamışız, dahası o günden hiç tat almamışız gibi hissediyorsak… Ne kadar yorgun hatta tükenmiş de olsak bir gün daha yaşamadan yaşlanmayı hazmedip uykuya dalamıyorsak bir türlü… Ya da kalktığımız andan itibaren içeride gizlice tekrarlanan bir “akşam olsa da yatsak” mottosuyla, ancak bir robot canlılığıyla […]
yaşamaya geldik, olmaya
Demir kanatlı dev kuşları uçurabildiği için mi? Koca koca binalar diktiği için mi? Soyunu doğanın sahibi sandığı için mi? Sebebini bilmem ama insan sanki neden dünyaya geldiğini hepten unuttu. Neredeyse diyeceğim, bir yarışın başlangıç noktasında başlıyoruz sanki hepimiz yaşantımıza… Oysa doğduğumuzda varlığımıza vesile olanlar var, nemli ve yorgun gözlerle karşımızda. Bırak yarışmayı, ayakta duracak halimiz […]
Ölü Ozanlar Derneği
Ölü Ozanlar Derneği, birçoklarımızın yüreğini titreten filmlerden biriydi. Zamanı geçmeyecek öğütleri, yarattığı dokunaklı atmosferi, sosyal bilimlerle sanatı, insanı insan yapan değerler olarak anımsatma becerisi ve capcanlı karakterleriyle bence hala da öyle… Bir film değil de bir gözlük adeta o, “al, dünyaya bir de böyle bak” diyen… Ya da bir sihirli kitap, ne arıyorsan onu gösteren […]
camdaki hayalet
Komşunun biri matkapla bir şey deliyor bu saatte, delmez olasıca. Doğa anaysa bir yağmur konçertosu yönetiyor coşkuyla… Ağır diş ve baş ağrısıyla kendimi erken emekli ettiğim bu harika günde yatağın içinde acısız ve huzurlu bir uyku aranıyorum. Kulağımı ve zihnimi matkap seslerini dışarıda bırakıp yağmurun tıpırtılarına yoğunlaştırmaya zorluyorum. Yağmur kokusunu yastığıma taşıyan rüzgarın yardımından medet […]
onunki hayatsa
Küçük oturma odamın büyük camının önünde genç bir bitki azmanı var. Galiba pitos ailesinden, bir tahminim o. Yerini çok sevmiş bir çalı mı henüz gelişememiş bir ağaç mı ondan bile tam emin değilim. Ama neşeli bir tip ve yalnız kalmayı hiç sevmiyor, tek kesin bilgi o… Dallarını büyütüp pencereden içeriye uzatmaya çalışıyor bana doğru. Yan […]
bu doğruysa gerçek ne?
Bazen gerçek, içinde kollarını tüm gücüyle iki yana sallayarak bağırır! “Buradayım! Bak, bak burada! Duy beni! Anla beni! Kurtar beni! Kendini!” Gerçek, gerçek de olsa çoğunlukla tanınmaya muhtaçtır çünkü. Fark edilmeye, kabul edilmeye, ağızdan ağıza yayılmaya ve zihinlerde yer etmeye ihtiyaç duyar. Yaşayan diğer canlılarla ortak bir an inşa etmek için şarttır bu. Gerçeğin, yalanla […]
her tohum bir sır küpü!
Bir kuru fasulye taneciğinin bile iki parmak pamuk ve birkaç damla suyla canlanabildiğini gözlemlediğim çocukluk yıllarından beri tohumlar beni büyüler. En çok da onların temsil ettiklerine bayılırım. Her biri içinde kendi sırrını ve bir gün var edeceği saklı dünyasını taşır. Sabırla bekler, direnir, dayanır ve günü gelince var eder. Ne dişi, ne kudretli bir sihir […]
On bir yıl, bir bina
Nişantaşı sanki bizimdi. Sabahları derse geç kalmamak için gri lacivert üniformalarımız ve renkli sırt çantalarımızla caddelerde depar atardık. İhtimal, üstünkörü yıkanmış suratlarla, süklüm püklüm bir halde geç kâğıdı alıp sırana çöktün mü tamam, gerisi kolay. Çalışkanlar, akıllılar çoktan derse yoğunlaşmış, şöyle bir omuz üstünden sana bakarlar. Bakışları değdiği yeri yakar çünkü gözler çakmak çakmak öğrenme […]
vaatler dün, gerçekler bugün
Yepyeni bir defterin ilk sayfasıyla kıyasıya bakışmak, ona ne yazacağına karar vermeye çalışarak… Ya da genç yaşında, önünde upuzun bir ömür olacağı inancıyla bakmak hayata… Her şey mümkün, hepsi hakkın ve sadece birkaç adım ötendeymiş gibi görünürken… Çok eskiden seyrettiğim, adını bırak, konusunu bile artık hatırıma getiremediğim filmden unutamadığım replik: “Ah gençlik. Vaat eder, vaat […]