hülyalı günler

Daha yeni karşılaştığım ama eminim başka bir hayatta yakından tanıştığım genç ve güzel kadına “Kırıl ama sakın ha yıkılma!” dedim geçen gün, durup dururken. Sonra da kendime şaştım. Çünkü aslında tavsiye veren bir insan değilim ben, en azından bildiğim kadarıyla değilim. Birilerinin rüyalarına sızıp nasihatleri sıralıyorsam ondan da haberim yok. Ama olabilir de tabii: Sonuçta […]

güç nedir bilir misin?

Birçok insanın kolaylıkla birbirine karıştırdığına inandığım bazı kavramlar var. Bunlar aslında kavram da değil de sıklıkla başkalarını tanımlamak için kullanılan sıfatlar ve yerli yersiz yapılan teşhisler… Misal birçok kişi zarif, ince ya da nazik olmayı zayıf olmakla eşanlamlı olarak görebiliyor. Mesela o anki hislerini yutmaya çalışmak yerine göz yaşlarını özgürce akıtabilmeyi zayıflık addedebiliyor. İyi niyetli […]

duvarlarla süngerlerin hikayesi

İnsanlar kendi aralarında ikiye ayrılır: Duvarlar ve süngerler. Duvarlar ya da diğer adıyla yüreğini her daim derin sulardan da serin tutanlar. Ve süngerler yani buluttan nem kapangiller. Duvarların da süngerlerin de kendi içlerinde alt grupları vardır. Tahta duvarlar, alçıpanlar ve mermer kaplı duvarlar gibi… Süngerler de renklerine, dayanıklılıklarına ve büyüklüklerine göre sınıflandırılır. Buluttan nem kapangiller […]

yıldızlara uzanan merdiven

“Hayattaki en iyi dersleri, aç bir karın, boş bir cüzdan ve kırık bir kalp verir” demiş Robin Williams ve çok da iyi söylemiş. Üç beş bilindik kelimeyle öyle derin bir cümle kurmuş ki durup kulak verenin avuçlarına yaşamı anlamaya dair altın anahtarı bırakıvermiş.  “Neden?” diye soramayız artık ona. “Neden böyle dedin?” “Tam olarak neyi kastetmiştin?” […]

demir anne, pamuk anneanne

Bunları yazdığımı duymasın ama geçen gün en sevdiğim arkadaşlarımdan biri aradı: Nasıl kızgın, nasıl delirmiş sinirden, çizgi filmlerdeki gibi sevimli kahramanlar gibi burnundan duman, ağzından ateş çıkıyor adeta. Dudaklarının arasından kelimeler değil lav akıyor ve o kadar kızmış ki ben daha “ne oldu, hayırdır?” diye sorana kadar o olan biten her şeyi bir çırpıda anlatıyor.  […]

ganimet kadın, emanet hayat!

Başı sonu yok. Sadece güneş. Çatlak toprak. Çatlak cam, kapalı kalın perdenin arkasında saklanan. Korkudan, güçsüzlükten, tam orta yerinden çatlaya çatlaya yaşama katlanan yürek… Kum fırtınası gibi yağan kötü haberler. Koca bir belirsizliğin ortasında. Sahip çıkılmamışlığın, insan yerine konulmamışlığın, hak tanınmamışlığın göbeğinde…  Hayat değil bu, dört bir yanı ufuklara kadar uzanan bir mahrumiyet bölgesi. Ömür […]

“kötü terapiste denk gelesin” diyemediklerimiz

Bazı insanlar o kadar kötü kalpli oluyor ki… Önce şöyle bir şaşalıyorum, gerçek olduklarına inanamıyorum. Sonra yapıp ettikleri, kötücül varlıklarını inkâr edemeyecek hale gelince,  İçimden geçiresim geliyor: “Öyle yalnız, öyle umutsuz bir hale gel ki terapiye bile seni iyi etme ihtimaline inandığından değil, birinin parasıyla dahi olsa seni dinlemesine muhtaç hale düştüğünden gitmek zorunda kal!” […]

anne kurabiyesi kokulu odalar

Rahata ermeden ölen babaların çocukları huzursuz yaşıyor galiba. Sırtları koltuğa yaslanmadan oturuyorlar. En leziz tatlar bile olsa tabaklarında, alelacele yiyip, tadını almadan yutuyorlar. Yaşamı kırılmasından korktukları kıymetli bir emanet gibi parmak uçlarıyla tutarak yaşıyorlar adeta. Bir sıkı sıkıya sarılamadan ona içlerinden geldiği gibi, tenini hatta kemiklerini hissetmeden huzurla nefes alıp vermenin, gam lekesiz tek bir […]

çiçek çocukları, çevre savaşçıları

Nedense çevreci denince insanların gözünün önünde romantik, hayalci, çocuksu, masum ve doğrusu ya biraz da saf bir tipleme canlanıyor. Buna göre çevreciler kuşlarla şarkı söyleyen, ağaçlarla dertleşen, uğur böcekleriyle tekerleme oyunları oynarken tavşanla kaplumbağanın arasına oturarak masal okuyan kişiler… Boş zamanlarında, ki genel kanıya kalsa çoğu zaten boş gezenin boş kalfası, teletabiler gibi sürekli gülümseyerek […]

Ölü Ozanlar Derneği

Ölü Ozanlar Derneği, birçoklarımızın yüreğini titreten filmlerden biriydi. Zamanı geçmeyecek öğütleri, yarattığı dokunaklı atmosferi, sosyal bilimlerle sanatı, insanı insan yapan değerler olarak anımsatma becerisi ve capcanlı karakterleriyle bence hala da öyle… Bir film değil de bir gözlük adeta o, “al, dünyaya bir de böyle bak” diyen… Ya da bir sihirli kitap, ne arıyorsan onu gösteren […]

Aramak istediğinizi üstte yazmaya başlayın ve aramak için enter tuşuna basın. İptal için ESC tuşuna basın.

Üste dön