“deprasyon” değil o!

Oldum olası, “normal”lerle “depresif”lerin ayrı gezegenlerde yaşadığından şüphelenip dururum ama geçen gün bundan tamamen emin oldum. Hikaye kısa ama anlamı pek derin: Elimde soğuk içeceğim, arka planda neşeli bir şarkıyla üç kişilik kanepeye beş kişilik yayılarak sokakta yürüyüşe çıkmışım da biraz hava alıyormuşum edasıyla sosyal medyada turluyorum. 

Bir de ne göreyim! Hayır bu gerçek olamaz! Bir güzel insan, canım Tezer Özlü’nün yazdıklarından kısa bir alıntı yapmış. İnsanın ruhuna ayna tutan ve toplumun ikiyüzlülüğünü korkusuzca tokatlayan kısacık ve kocaman bir iki cümle! Kendi kendime onu ilk okuduğumda gittiğim soğuk gecelere, çoğumuzun çocukluğunun yalnız bırakılmış sahipsizliğine ve Karaköy caddelerine yollanmaya hazırlanırken… Oldu olanlar! 

Alt satıra bakma gafletinde bulundum: Bir yorum yazılmış. Yazanı profil fotoğrafının da yardımıyla gözümün önünde canlandırabiliyorum. Soylu bir zarafetle Ajda bardakta çay içerken arşa kalkmış küçük parmağını, aslında açıkça müstehzi ama güya pek elit gülüşünü, başkasını yerin dibine batırdıkça kendini Nirvana’ya çıkarma yanılgısını görmeden bilebiliyorum. Çünkü yorum şu: “Bunlar da hep depresyonda! Ondan oluyo bööle!”

Yıldızlara Bakınca

Ah be canım! Eşitliğe inanıyorum ve türcülüğe karşı çıkıyorum ama bu başka bir boyut be gezegendaşım! Keşke herkes söylemeden azıcık düşünse, klavyeye kusmadan önce ne bilip ne bilmediğini değerlendirmeyi seçse! Hoş, tabii benimki de elmalarla armutları kıyaslamak, bulutlarla kilimleri karşı kefelere koymak ya da ne bileyim duvarla yıldız tozunu yarıştırmak…

Oysa akılda tutmak lazım hep: Nasıl bir inşaatçı, bir asker ve bir çiftçi, toprağı gördüğünde aynı şeyleri hissetmiyorsa… Nasıl para, bir evsiz, bir bankacı ve bir milyoner için farklı anlamlar taşıyorsa… Nasıl bir çocuk, bir ressam ve bir gökbilimci yıldızlara bakınca bambaşka şeyler görüyorsa… Hepsi aynı gezegende yaşıyormuş gibi görünüyor ama aslında her biri kendi alemlerinde nefes alıyor. Ve aslında bu çeşitlilik güzel de bir yandan, iş ki kendimizden farklı olanı yargılamadan kendimizce farklı olmayı başaralım.

Mümkün mü? Soru bu!

Mesela şu durumda bu, benim için pek mümkün değil. Aslına bakarsan benim tepkim biraz da meşru müdafaaya (bilenler bilmeyenlere anlatsın noolur) giriyor. Niye? Çünkü ilk taşı o attı öğretmenim! Aslında şimdi bir amme hizmeti olarak “Deprasyon hakkında doğru bilinen yanlışlar” külliyatını başlatmak lazım ama… Onu da okumayacaklar ki anlatılmak isteneni kavrayabilsinler. Aslında üzücü yani bir yerde! Açılmadan iade bir kalp ve beyin, yanında da sıfır vicdan bedava! Ama belki bir yerli drama düşünülebilir, araya azıcık suç, birazcık aşk, ihanet, yalan dolan ve ayrılık da kattık mıydı tadından yenmez! Gelmiş geçmiş en faydalı toplumsal farkındalık kampanyasının tohumlarını atmış oluruz çaktırmadan!

Enseyi Karartmak Yok

Bulutlara gelince: Kardeşlerim! Okuyanlar! Depresyona girenler, çıkanlar, bir girip bir daha hiç çıkmayanlar ya da çıkamayanlar…  Depresyonun daha çok zeki insanları seçtiğini biliyorsunuz değil mi? Mutluluğun hikayesinin olmadığını, o yüzden o uçuculuğun öyküsünün yazılamadığını da hatırlıyoruz hepimiz? Yeryüzündeki en yaman savaşların her insanın kendi şeytanlarına karşı verildiğini… Yenilse bile bu savaşlardan sağ çıkmayı başaranı yıkmaya hiç kimsenin gücünün yetmediğini… İçimizdeki sesle barışınca ve kendi küçük hallerimizi koruyup kolladıkça hiçbir sözün mutluluğumuza gölge düşüremeyeceğini… Bunlar da aklımızda? Tamam o zaman!

Ve unutmadan: İyi ki yaşamış Özlü, iyi ki görebilmiş, iyi ki söylemiş! Bu sayede varoluşa dair ışıklı taşlar serpmiş yolumuza ki yolu düşenler bilir, karanlıktır oralar… Kendi seçimiyle ya da başka şekillerde, karanlık odalarda kapalı kalanlara elektrik anahtarının yerini göstermiş fosforlu küçük oklarla… Yalnızlığımızda yalnız olmadığımızı hatırlatmış… Ana ümit katmış…

Gözlerinizden öperim depresyon kardeşlerim, ne mutlu hepimize ki biriciğiz biz. Enseyi karartmak yok! Tabii, siyaha vurgunsanız o başka, sizin seçiminiz!

Bir süre önce can dostum, “yazsana” dedi yine; “yine yazsana!” Her şey öyle başladı zaten...
Yazı oluşturuldu 258

“deprasyon” değil o!” üzerine 0 görüş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Aramak istediğinizi üstte yazmaya başlayın ve aramak için enter tuşuna basın. İptal için ESC tuşuna basın.

Üste dön