50 yıl önce sade ama trajik bir aşk hikayesi utanmadan bütün dünyayı hüngür hüngür ağlattı. Düşün bir kere, dünya küresel bir köy değil henüz! Bırak cep telefonunu, interneti, bilgisayarı, küresel televizyon kanallarını bir yana, renkli televizyonu hatta televizyonu bile mumla arıyor millet! Ve böyle bir zamanda, gencecik, tertemiz yüzlü, ikisi de birbirinden duru bir güzelliğe […]
gördüğümüz ışık mı tren farı mı?
Zaten hayatımızda sadece karmakarışık bir gökyüzü haritası ve onun şahane etkileri eksikti: Bu vesileyle o eksik de tamamlandığına göre ruhumuzu güçlendirmek ve nirvanaya ermek için cebelleşmek zorunda kaldığımız dış etkenler listesine bunu da memnuniyetle ekleyebiliriz.
Pollyanna, söyle bana
Bir şeyi çok istemek ama onun gereklerini yerine getirmeyi ya da sonuçlarına katlanmayı hiç istememek! Ne garip geliyor kulağa ilk seferde değil mi? Oysa bana sorarsan bu, insan olmanın en temel çelişkilerinden biri! Misal, çoğumuz alışveriş yapmaya bayılıyoruz. Ama para harcamaktan nefret ediyoruz. Çünkü para kazanmak için harcanan vakte ve katlanılan fırsat maliyetlerine yanıyoruz! Başka […]
dünyanın merkezine yolculuk
Hayat hamaklarda başladı. İlk zamanlarda güneş her gün başka renkte doğar ve bambaşka bir renkte batardı. Mavi ışıklı cihazların ve onları bağlamak için havada uçuşan dalgacıkların henüz icat edilmediği huzurlu zamanlardı. O yüzden insanlar yan yanayken bile kendi dijital kuyularında bile isteye, tek başına kaybolmazdı. Onun yerine, herkes tan vaktinde kendi ağaç evinde ya da […]
kar duası ve ümit
Bazı insanların yağmur duasına çıkması gibi benim de kar duasına çıkasım var. Daha doğrusu kar duasına oturasım var. Farklı kültürlerde nasıl oluyor bilmiyorum ya da oluyor mu onu da bilmiyorum ama ben bu şahsi ritüeli şöyle tasarlıyorum: Evin en rahat pencere önü kanepesine oturulur. Tercihen bacaklar minderde toplanıp dizler kırılarak rahat bir pozisyona geçilir. Bu […]
iyilik savaşçısı
Çoğumuz alınterine, adabı muaşeret kurallarına, kadın erkek eşitliğine, kul hakkına, akraba sevgisine, komşu teyze saygısına, otobüste ayakta kalan yaşlı gazi hürmetine ve buna benzer, şimdi naftalinlenmeden kaldırılmış birçok kurala bağlı kalarak yetiştirildik. Belki de o yüzden, bizler köşe dönme furyasında kenarda durup fara bakan geyik gibi kalakalanlardık. Ahlakın yanı sıra bir din ya da inanç […]
ayıcığa sarılan adam
Geçen gün, en küçük ve en sadık arkadaşım olan on yaşındaki yeğenimle konuşuyoruz. Aramızda konuşulan her şey gizli tabii, söz verdim, tekrar tekrar. Her ne olursa olsun ser versem de sır vermeyeceğim. Ama bir konu var ki aklıma takıldı… Benim bıdık, sohbetimiz sırasında geçen hafta arkadaşının evine pijama partisine gittiğini anlattı. “Gerçekten mi? Gece orada […]
kapı önü çalgıcısı
Bugün yine bir şekilde günün sonunu getirip mesaiyi tamamlamayı başarmıştım tam. Bir günün daha çorba parasını alın teriyle kazanmanın iç huzuru üstümde. O huzur sırtımda uçuşan pelerinse, yorgunluğum ayak bileklerime asılan birer pranga. Bir uça bir sürüne süper markete ulaşmayı da başardım sonunda. Şimdilik iyi gidiyorum, küçük, gündelik zaferlerimden memnunum. Tam o anda kulağıma bilindik […]
bizim klan
“Kendim için yazıyorsam namerdim” Yok, bu olmadı, sanki biraz fazla iddialı kaçtı. Sonuçta seviyorum yazmayı, sadece diğerkâm bir uğraş değil bu, bir yaşam sağlaması. O zaman lafın doğrusu galiba şu: “Sadece kendim için yazıyorsam namerdim!” Çünkü dağıldık bence biz! Dağıldık çoğumuz. Oturduğumuz yerde ya da aynı anda farklı coğrafyalara da dağılarak. Hayatın işi bu zaten: […]
deliliğe tam destek!
Hiçbirimiz her zaman iyi değiliz! Zaten olsak muhtemelen bu sefer de sıkıntıdan deliririz! “Teşrif etmek ister miydiniz?” diye fikrimizi sormadı kimse gelirken. Kendimizi sıcacık, loş bir huzur beşiğinde küvet keyfi yaparken bir anda iki bacağın ve koca koca insanların arasında bulduk. Çok ses var, çok ışık var, burası çok soğuk, “bana dokunma” ve “aa ben […]