İtiraf ediyorum: Bu sabahımı, yaklaşık 30 santimlik kısacık boyları, ilkokul çocuklarının cetvellerini aşmayan iki bızdık penguene hayranlık duyarak ve aynı anda da onlara sinir olarak geçirdim! Çünkü inadına olgun bir fani değilim, olmak niyetinde hiç değilim!
Habere göre Oceanographic dergisi bir fotoğraf yarışması yapıyor ve Alman Tobias Baumgaertner’in Melbourne, Avustralya’da çektiği penguen fotoğrafı ödüle layık görülüyor. Fotoğraf bölgedeki penguen kolonisine göz kulak olan bir gönüllünün anlattığı hikaye nedeniyle, üç günlük çaba sonucunda, nihayet mükemmel anın yakalanmasıyla çekiliyor.
Fotoğraflanan o saniyede birbirini avutan iki penguen uzaktaki şehrin ışıklarını birlikte seyrediyor. Hikayenin özeti şu: Gönüllünün aktardığı kadarıyla, yaşını almış bir hanımefendi olan beyaz penguen kısa bir süre önce eşini kaybediyor. Aynı durum genç ve siyah beyefendi penguen için de geçerliymiş meğer. Her ikisi de sevdiğini kaybeden ileri yaştaki kadın ve hayatının baharındaki adam penguen, yüreklerindeki yas ortaklığında sahilde buluşuyor ve birbirini avutuyor. Düzenli olarak görüşen ve belki de dertleşen bu iki dul penguen saatlerce bir arada kalıyor ve birbirlerini kucaklayarak teselli etmeyi de ihmal etmiyor.

Penguenlerin sadık ve tek eşli olduğu, bir günde kilometrelerce yüzen ve yüzlerce metre derinliğe dalabilen kuşla balık arası hayvanlar olduğu malum. Bazı araştırmalar bu genel kanının aksine bulgulardan söz etse de bence penguenler kızlı erkekli tek örnek smokinleri ve paytak paytak yürüyüşleriyle pek sevimli.
İNSANCA BİR ÖYKÜNÜN ÖZÜ
Ve fotoğraf gösteriyor ki sevimli olmanın ötesinde hisli, iyi kalpli, dayanışma yanlısı ve merhametli. Yasın yürek acıtan, şaşırtan ve dengeleri bozan o garip yalnızlığında birbirine yoldaş olmak aslında penguence değil olsa olsa insanca bir öykünün özü.
Gel gör ki kaç insan yapabilir bunu? Kaç insan sevgilinin kaybından kaynaklanan duygu ortaklığını tanımadığı biriyle paylaşabilir? Birbirini tanımayan ama benzer bir yitirişin karanlık kuyularında, aynı anda acı ve yoklukla yoğrulan iki ruh nasıl olup da o yakıcı acıdan tanışıyor olmalarını yeterli bularak birbirini avutmaya ve hayata yeniden katmaya kalkışabilir? Bir mucize oldu ve o iki kişi bu duygudaşlıkta bir ortaklık yaptı diyelim, hangi eş dost veya aile çevresi bunu hayra yorup kolayca hazmedebilir?
En önemli soru belki de şu: Biz de hep paytak paytak yürüsek ve her yere siyah beyaz giyinip gitsek acaba kaçımız o fotoğraftaki penguenler kadar insan olabilir?