mavi ve iyi kalpli

Deniz mavi. Gökyüzü mavi… Ve şimdi Amerika da mavi… En azından çoğunluğun verdiği oyların rengi mavi! Amerika’da demokratların, benim zihnimde özgürlüğün rengi! Aylardır süren bir endişe kaynağıydı seçimler Amerika’da ve nihayet bitti. Yeni seçilen başkan, ilk konuşmasını yaptı. Ve herkesin başkanı olacağını söyledi, birlik olmanın önemini ifade etti ve benim için özellikle altı çizilesi olan […]

uzaya bir iki!

Bazılarımıza göre hayatın amacı “bir tatlı huzur almak Kalamış’tan!” Onlara kalırsa ipekli fistanlar giymek, dostlarla birlikte kadehleri ufka kaldırarak mehtaba karşı şarkılar söylemek, gülleri koklamak ve varlığımıza şükran duymak için dünyaya geliyoruz. Bazılarımıza göreyse dünya “bir sınav yeri.” Sınav ne kadar zorluysa kulun yeri o kadar özel, Yaradan’ın gözündeki yeri o kadar değerli. Yarın ölecek […]

saf doğdum, saf yaşarım!

Biz hep insanları birleştiren ortak, evrensel değerlere inandık. Hem o değerlere inandık saf saf hem de onların dünyadaki çoğunluk tarafından paylaşıldığına. Bunlar öyle kompleks konular da değildi, doktoralı olman ya da büyük okullar bitirmen gerekmiyordu. Azıcık düşünmen, birazcık hissetmen bizden olmana yeterdi. Yani bize kalsa insan olman yeterliydi!  Peki, neydi bu değerler? Sakın ha öldürme, […]

bebekler önce kadınların

Doğa ana kadınları ana yapmış, adamları değil! Rahim ve memeler kadınların. Onlarla bebekleri önce yapıyorlar sonra da karınlarını doyuruyorlar. Bu arada adamların da büyük katkısı oluyor tabii. Onlar da bebek yapmak için gereken 46 kromozomdan 23 tanesini hiç düşünmeden çıkarıp veriyor.  Sonra fırındaki kek misali bebek büyüyor kadının karnında. Evi kakao, tarçın ya da vanilya […]

içimdeki sarhoş horoz

Ölmeyecek kadar uyuyorsun; sonra “zınk” diye sanki horoz ötmüş gibi bir anda uyanıyorsun. Anam babam, yanlış alarm! “Bak horoz uyuyor ve dünyanın seninle aynı zaman diliminde olan nüfusunun neredeyse tamamı da!” desem “Aaa, tamam o zaman, iyi ki söyledin” diyerek dönüp uyumak yok!  Çünkü açıldı o gözler bir defa! Daha doğrusu, dürtüldü o ruh bir […]

On bir yıl, bir bina

Nişantaşı sanki bizimdi. Sabahları derse geç kalmamak için gri lacivert üniformalarımız ve renkli sırt çantalarımızla caddelerde depar atardık. İhtimal, üstünkörü yıkanmış suratlarla, süklüm püklüm bir halde geç kâğıdı alıp sırana çöktün mü tamam, gerisi kolay. Çalışkanlar, akıllılar çoktan derse yoğunlaşmış, şöyle bir omuz üstünden sana bakarlar. Bakışları değdiği yeri yakar çünkü gözler çakmak çakmak öğrenme […]

İzmir, yaralı kumru

Depremi yaşamamış birine depremi anlatamazsın. Bir zamanlar birilerinin içinde uyuduğu, uyandığı, akşam olunca evim diye döndüğü binaların saniyeler içinde nasıl tost makinesinde bastırılmış gibi dümdüz kalakaldığını… Ve tam yanındaki binanın bana mısın demeden sapsağlam ayakta kaldığını kendi gözleriyle görmeyen birine izah edemezsin. Yıkıntılar arasında öbür teki kaybolmuş çocuk ayakkabısını, başı kopmuş oyuncak bebeği veya etrafa […]

kaç paralık insan

Bir insanı değerli yapan şey nedir? Ne iş yaptığı mı? Kaç çeşit yemeği parmaklarını yedirecek kadar iyi yaptığı mı? Kaç okul bitirdiği mi? Her sabah kaç kişiye günaydın dediği mi? Ne kadar kazandığı mı? Kaç çocuğu sevindirdiği mi? Şarkı söylerken içini titretmesi mi? Ne zaman insan olur insan? Birini mutlu edince mi? Kendini mutlu edince […]

anne babalar da insandır

Çocukların boy hizasından bakıldığında anne babaların insan olarak göründüğüne pek aklım kesmiyor. Kediler insanları insan olarak değil de büyük kediler olarak algılıyormuş ya. Bence çocuklar da anne babalarını büyümüş ve çokbilmiş çocuklar olarak görüyor olabilirler pekâlâ. Bu doğru olmaya da bilir tabii; benimki kendi halinde, tek kişilik beyin fırtınası çalışmaları! Öte yandan, çocukların yaşlarına, cinsiyetlerine […]

Aramak istediğinizi üstte yazmaya başlayın ve aramak için enter tuşuna basın. İptal için ESC tuşuna basın.

Üste dön