OKendiniBilir için… Bu sabah deliceler üzerine sohbet ettim. Konuşma bitse de içimdeki yankıları bitmedi. Onlar apansız çıkan imbatla azıp çoğalarak aklımda dolaştıkça o çağrışımlara direnip zaman kaybetmek yerine hemen kâğıda kaleme teslim olup yazmaya karar verdim. Oysa bugün ne kadar dar zamanım ve ne bol uğraşacak işim… Delice, köylülerin kendiliğinden biten yabani zeytin ağaçlarına verdiği […]
dalga dalga
Senin de başına geliyor mu bilmem! Ne zaman bir şey yapmayı ya da bir yere gitmeyi çok ama çok istesem garip bir şey oluyor: Sanki bu düşünce zihnimde belirdiği anda benliğimin bir kısmı önden koşup bir an önce gelmesini istediğim o ana ışınlanıyor ve tüm gücüyle orada ilk gördüğüne tutunuyor. O andan itibaren de ben […]
ağaç kökleri
“Ağaç değilsin ki, kullan ayaklarını!” Bu sözü nerede duydum, bir filmde ya da romanda mı geçiyordu. Kim kime, ne konuda nasihat ediyordu, orasını çıkaramıyorum. Ama biliyorum ki dünyayı anlama ve yolumu bulma çabamda anlamlı bir tavsiye bu! Cesaret verici ama eksik! Ve her genelleme gibi herkese göre değil. Ayaklar ve kökler, seçimler ve sonuçlar arasında […]
sarışın kedim
Benim bir kedim var. Sarışın ve şımarık! Günün 18 saatini uyuyarak geçiren ve geri kalan altı saatte de “çok uykum geldi, zaten günlerdir bir türlü uykumu alamıyorum” dercesine ha bire esneyen bir nevi tüylü insan kendisi! Zaman zaman sinir olmuyor değilim kedi adamın kendine hak gördüklerine: Evin en yumuşak battaniyesini ve en konforlu yastığını kap, […]
şampiyon sensin
Kendi akıllarına bayılan kafasızlarla aklından şüphe etmeden nefes alamayan kararsızlar çift kale maç yapsa sonucu ne olurdu dersin? Hangi takımın taraftarı “bu da mı gol değil?” bağırışlarıyla stadı inletirdi? Şarkı söylerken nasıl göründüğüyle çıkardığı sesten daha çok ilgilenen müzik meraklılarıyla her gün en az iki saatini sesini geliştirmeye ayıran daimî müzik öğrencileri yarışsa? Hangisinin tınısı […]
patlarım bak!
Bugünlerde kendimi patlamaya hazır cin mısır gibi hissediyorum! Sanki içimi bir ton mısırla doldurmuşlar. Yetmemiş, dünyayı da mikrodalga fırın yapmışlar. Hadi bakalım, kolaysa ayıkla şimdi pirincin taşını ya da benim durumumda mısırın patlamışını patlamamışını! Herhangi biri kendi duygularına, diyelim hırsına, garezine, dışa yansıttığı öznefretine yenilip konuşmaya ya da davranmaya başladı mı benim mısırlar da ardı […]
filtresiz!
Son yıllarda filtre pek bir moda! Kusurlarımızı gizleyip en iyi yanlarımızı ortaya çıkaran pozlar veriyoruz, popüler kültür ve magazin mecralarından başarıyla öğrendiğimiz gibi aynı. Sonra o yetmiyor gibi üstüne de filtreleri güzelce basıyoruz… Saçlar pırıl pırıl, ten pürüzsüz, gözler ışıl ışıl, göbekler dümdüz! Özene bezene yaratılmış gibiyiz hepimiz. Ama sanki biraz da karbon kağıdından çıkmış […]
silgisiz resim
Dün gibi aklımda: On yaşlarındayım, okulda, dersteyiz. Öğretmen durup dururken “Hayat silgi kullanmadan resim yapma sanatıdır” deyiverdi. Nasıl yani, bu ciddi bir laf, böyle şapadanak söylenecek şey mi? Donup kaldığımı hatırlıyorum oturduğum yerde! Kafamda deli sorular, çözüm arayışları daha doğrusu çırpınışları… Anladığım kadarıyla yaşıyoruz, yaşarken resim yapıyoruz, bir şeyi yanlış yaparsak yani kötü çizersek onu […]
yaslan arkana
Varsay ki hafta bitmiş ama seni de bitirmiş. İş güçle cebelleşmekten günler nasıl aktı bilemeden, zamana karşı savaştan sonra zafer anlamına gelen cuma günü mesai bitimini bulmuşsun nihayet. Bütün vücudu saatlerdir koşmaktan sızım sızım sızlayan bir koşucunun bitiş çizgisindeki hali gibi yorgun ama gururlusun. Kısa da olsa bir şey izleyeyim, bir bölüm komedi dizisi mesela […]
taş bebek
Müze gibi evler, uçak gibi arabalar… Ve hatta biblo gibi bebekler, taş bebek gibi insanlar… Örnekler neredeyse sonsuz ve çoğu ulaşılması hedeflenenleri simgeliyor. Dahası “ideal”i betimliyor. Yani sadece “zenginliğin” ve “başarının” değil aynı zamanda arzulanması şart olan “kusursuz güzelliğin” tanımı bunlar. “Yolun bu” diyor adeta, “işte bu istikamette uzun adım git şimdi” diyor! Oysa düşünüyorum […]