acı dili

Geçenlerde, hiç tanımadığım birine cesaretimi toplayıp gerçeği söyledim. İçimden bir ses çabamın boşuna olduğunu söylüyordu. Bir diğer iç sesim “istediğin kadar çabala, seni dinlemeyecek, sözlerinin doğru olduğuna inanmayacak” diye müstehzi bir gülümsemeyle yaptığıma burun kıvırıyordu. Rasyonel aklım “hiç bulaşma, sonucunu biliyorsun. Malum, daha önce de denemiştin” diyordu. Ama hatırladım ki “vicdanımadır hesabım”, o yüzden gerçeği dilim döndüğünce anlatıverdim.

Konu Türkiye’den yurtdışına göç etmekle ilgiliydi. Mesele hassastı yani anlayacağın. Hele bizimki gibi tepeden bakıp akıl vermeyi çok seven ama eleştiri kaldıramayan ve içine sindirerek öğüt alamayan insanların memleketinde iyice alengirli bir işti. “Sen ne zamandır oradasın, bilirsin, bi’ yardım et” kıvamından “Karı atmış kendini oraya, kurtarmış hayatını. Bize gelince el uzatacağına lagaluga!” noktasına kaymak an meselesi olabilirdi.pencere önü Hiç de tanımadığım biri. Tanıdığımın tanıdığı sadece, bulmuş beni internette yardım istiyor. N’aparsın? Normalde, derdini yarım yamalak dinlersin. Cevap niyetine ezbere birkaç şey söylersin. “Hadi, bol şans” dersin, yoluna gidersin. Gel gör ki normal benim kitabıma ters! Onun yerine ben gerçeği söylerim. Kulaktan dolma bilgilerin insanı yarı yolda bırakacağını, bazı şeylerin zannettiğinin aksine çabucacık hallolurken gün gelip hiç ummadığın yerlerden yiyeceğin gollerle dünyanın kararacağını… Tüm bu duyguların gurbetteyken insana başka bir derinlikte dokunacağını, yine de hemen hiçbir şeyin yaşanmadan anlaşılamayacağını ve yaşanırken de kişiye göre farklılaşacağını anlatırım. Bunları kırmadan dökmeden dile getirmeye uğraşırım. Üstüne de hayallerle gerçekler üzerine uzun uzun düşünmeye başlarım.

Sorarım kendime: Hayaller hayatı güzelleştirmeye mi yarar? Gerçek hayattan kaçmaya mı? Yapabileceklerimiz yapabileceğimize yürekten inandıklarımız kadar mıdır? İnanmak ve azmedip oldurmak arasında nasıl bir ilişki vardır? Peki, hayallerin doğasında ne kadar gerçek tohumu vardır? Mesela hayalimiz maraton koşmaksa ama içimizden bir sabah bile erken kalkıp idman yapmak gelmiyorsa bedenin gerçekleriyle zihnin hayalleri arasında bağ kurmak olası mıdır? O bağ olmadan bir hayali yoktan var etmek, gerçeğe dönüştürmek mümkün müdür peki?

Hayal dedin mi aklıma sihir geliyor benim. Bir şeyi aşkla istemek ve ona doğru bıkıp usanmadan, düşe kalka da olsa yürümek geliyor. Sabah onu hatırlayarak yataktan hevesle kalkmak, gece onu düşünerek uykuya dalmak geliyor. Çok istemek, çok çabalamak, adeta onun için yaşamak geliyor. Ama herkesin hayali kendine değil mi? Herkesin hayali başka… Kiminin hayal bile edemediği bir diğerinin hayatının sıkıcı bir gerçeği. Ve iyi ki hayaller, tavus kuşunun tüyleri gibi çeşit çeşit, tane tane, bir sürü… Birimizin hayali, hepimizin hayatını güzelleştirmeye yetiyor çünkü bazen.

Öte yandan hayal kırıklıkları cam kırıkları gibi, kimimizi daha derin kesip daha çok kanını akıtsa da sonuçta bir şekilde benzeşen deneyimlerle canımızı yakabiliyor. Öyleyse, birbirimize destek olmak için çaba sarf etmek, biri yardım isteyince genel geçer doğrular yerine sahici bir çabayla birbirimizin derdine eğilmek bir ihtimal olamaz mıydı? Belli ki olamazmış! Söylediğin halen, karşındakinin inanmaya hazır olduğu kadarmış!

Bir yanım, insanlar kendi kanaatlerinden farklı olanları duymayı reddediyor diyorken bir diğer yanımsa meselenin birbirimize duyduğumuz güveni artırarak biraz da olsa çözülebileceğine inanmak istiyor. Ve sanırım o güven için başlangıç, ortak olmasa da yer yer aynılaşan cam kırıklarından, can kırıklıklarından geçiyor. Bir çocuğun dizindeki yara izini gururla göstermesi gibi, yüreğindeki kesiği, hayal kırıklığını vakurla anlatmaktan geçiyor. Çünkü acılar doğru söylüyor ve doğruyu söyletiyor.
Bir süre önce can dostum, “yazsana” dedi yine; “yine yazsana!” Her şey öyle başladı zaten...
Yazı oluşturuldu 258

acı dili” üzerine 2 görüş

  1. Selam! 🕺🏻

    Tüketmeye alışkın ve gün geçtikçe daha da meyilli canlılar haline geldiğimiz için oluyor tüm bu “yardımsever biri çıkabilir mi acaba?” ya da “her yönüyle anlatsa ben de adım atarken biraz daha güvende hissetsem” durumları.

    Durum böyle olunca, kişi de “kendi kendimin kahramanı olayım” diyor ve devam ediyor. 🤷🏻‍♂️

    1. Merhaba!

      Sanırım bir kurtarıcı beklemek işimize geliyor…

      Öte yandan güvensizlik çukurundayken toplum, birinin iyi niyetinden ya da gerçekten ihtiyaç sahibi olduğundan emin olmak güç!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Aramak istediğinizi üstte yazmaya başlayın ve aramak için enter tuşuna basın. İptal için ESC tuşuna basın.

Üste dön