Dişini tırnağına takarsın, olmazı olur yaparsın, elinden gelenin de fazlasını yapmak için uğraşırsın… Ancak “Kimseyi kurtaramazsın, kendin hariç!”
Hoş, kendini bile bazen kurtarabilirsin. Hatta gün gelir, kendini dahi ancak bir yere kadar kurtarabilirsin. Sonrası gelmez, arabanın ondan bir santim ileriye gidesi yoktur, gitmez. Yol olmayan yerde kükreyerek giden motor, an olur sinsi bir çukura dalar. Ne yaparsan yap çıkmaz teker, direksiyon elindeyken yönün kayıp, kalakalırsın. Bazı gün heyelan olur az ötende, yol daha şimdi varken birden yok olur, gerçeğini şaşarsın.
Birilerinin kurtarıcısı olmak, aynı hayattan bir kurtarıcı ummak gibi koca bir yanılsamadan ibarettir. Egomuzun şişinerek kurduğu tuzakların neticesidir. Balon gibi içi boş umutlar peşinde koşarken zaman harcatır. İnsana kazanamayacağı savaşlar başlattırır.
Ne yapacağız peki? Oluruna mı bırakacağız her şeyi?
Bu soruyu çok sordum kendime, aldığım cevap şu:
Ana mesele, yumruklarımızın içindeki inatçı direnci fark edip avuçlarımızı açabilmek.
Tek seçenek olarak kucakladıklarımızdan serbest kalabilmek, anne eteği gibi vazgeçilmez sanılanı bırakabilmek.
Olan neyse onu kabullenmek. Olan bitenin belki de tekrarlana gelenin bize ne söylediğine kulak vermek.
Neredeysek orada olmak. Orası ne sunuyorsa bize, onlara odaklanabilmek tüm duyularımızla. O yöreye ait bir elmayı ısırmadan rengini görmek, ağırlığını hissetmek, kokusunu duymak, ısırıkların sesini işitmek, tadıyla hemhal olmak mesela.
Zihnimizin bir sıcak hava balonuna atıp atıp bizi oradan oraya gezdirdiğini hatırlayıp o balondan usulca inmek. Ana yerleşmek. Şimdiyi yurt edinmek!
Olanı kabullenmek gerçekten ulaşılması zor bir olgunluk seviyesi.
Diğer türlü insan sürekli bir savaş halinde. Ya kendiyle, ya olanla, ya da olmuşla.
Orası öyle… Ama ne yapacaksın? İnsanız, malzeme bu!
Realist bir yazı olmuş 🙂
Arada realizm de lazım🙂 Şaka bir yana, önemli bir hayat dersi bence…
Şimdiyi kurtarmak için açtım yumruklarımı. Ne gerek var şiddetin tek bir noktasına dedim. Kendimi serbest bıraktım ve güzel düşünce tohumları ektim. Ancak bunu ne zaman yapsam, dış etmenlerin tersini yaptığını gördüm. Sadece sessizce ve düzgünce yaşamak istedim. bunu deniyorum ve yeniden düzenli yazmaya başlayacağım.
Yumruklarınız gibi bahtınız da açık olsun dilerim.