savaşa hayır!

Kaç savaş görür bir insan hayatında? Kaç salgın­? Kaç çevre felaketi? Kaç kıyım?

Kaç acımasız orman yangını, çaresizce seyredilen… Ağaçları ve içindeki tüm canlıları nefeslerini çalarak boğar ve çatır çatır yakarken… O gölgeli kuytularda yaşanabilecek nice keyifli akşamüstünü, neşeli pikniği ve huzurlu şekerlemeyi de daha akla düşmeden ihtimallerden tamamen silen!

Kaç mevsim değişimi görür bir insan hayatında? Sadece işe ya da okula giderken, yolda yürürken gözünün ucuyla değil; birebir görerek dokunarak koklayarak yaşadığın: Mor salkımları özlerken… Beklerken, ciğerlerine çekerken, onlara veda ederken ve yollarını yeniden beklemeye hazırlanırken…

Kaç cenaze görür bir insan hayatında? Kaç ameliyathane kapısı? Kaç ayrılık? Kaç düğün, kaç diş buğdayı, kaç karne merasimi, kaç kutulanmış ev ve dönem…

Duyguların inişli çıkışlı virajlarında bir seyahat, hayat!

Bu böyle işte, eğer kalbini önceki yaralanmalarda olay yerinde bırakmadıysan… Ya da bir kötü niyetli “nadir iyi kalp koleksiyoncusuna” kaptırmadıysan…

mor sümbül

Bir de göğsündeki boşlukta kibir ve açgözlülük, kendini beğenmişlik, bencillik ve saf kötücüllük besleyenler var. Göğüs kafesindeki boşluğu, dünyayı başkalarına dar etmeden dolduramayanlar! Sadece kendi çıkarını kollamayı marifet sananlar!

Gel sen şimdi, anlat anlatabilirsen onlara, ne demekti gerçekte yaşamak. Bir tek kendini yaşatmanın, hep büyük pasta dilimlerini, hatta bütün pastaları ve dahi pastaneleri, pastacıları, un çuvallarını, değirmenlerini, değirmencilerini, un fabrikalarını cebe atmanın ötesinde…

Gerçekte neydi İNSANCA yaşamak?

Cıvıl cıvıl bir bahçede yüzünü gün ışığıyla yıkayarak… Ve böğürtlen çalılarına cümbür cemaat coşkuyla dalarak… Yorulana kadar şarkılar söyleyip gök denen dev yıldızlı pike altında dostlarla uyuyakalarak…

Ya git allasen! Gel sen şimdi anlat anlatabilirsen anlamamayı seçenlere, anlayacak diye umarak. Yine de! Yine de tek çözüm, olmayacak dualara, ideallere ve rüyalara inadına inanmak!

Ve “SAVAŞA HAYIR” diye haykırmak!

Bir süre önce can dostum, “yazsana” dedi yine; “yine yazsana!” Her şey öyle başladı zaten...
Yazı oluşturuldu 257

savaşa hayır!” üzerine 6 görüş

  1. Yarın için bende bu konu hakkında yazmayı düşünüyordum. Sitenizi ziyaret edince bu konudaki paylaşımınızı görünce buruk bir sevinç yaşadım. Emeğinize ve yüreğinize sağlık.
    alçaktan ilerleyen savaş uçaklarının insanda bıraktığı o derin korkuyu umarım bir daha hiçbir ulus yaşamaz.

    1. Bu bütün gezegeni ilgilendiren hayati bir konu. Bence mutlaka yazın.
      Ve n’olur sevinciniz de buruk olmasın, tam aksine mutluluk veren bir duygudaşlık bence bu.
      Kendinize iyi bakın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Aramak istediğinizi üstte yazmaya başlayın ve aramak için enter tuşuna basın. İptal için ESC tuşuna basın.

Üste dön