hassas kalpler ülkesi

Bugün hayaller üzerine düşünüyorum, işim yok başka yapacak nasıl olsa! Çünkü belki söylemişimdir, benim evde kıyafetlerin huyudur, hepsi kendi başına yıkanır, kurur. Sonra kendi kanatlarıyla uçup yerlerine yerleşir. Hele o beyaz gömleklerin martı gibi pike yaparak gardıroba girişine görmeyen inanmaz. Yemek desen aynı, mutfak günde iki öğün, üçer kap yemek çıkarır kendiliğinden. Hem de bir […]

nen var kuzum?

Bazen hafiften rahatsızlanır insan hani. Öyle çok kötü değil de kırık, yorgun ya da uykuluymuş gibi bir his. Aslında azıcık ittirse kendini, işe ya da okula gidebilecek, önünde bekleyen gün içinde normalde yapmayı planladığı şeyleri yapabilecek… Ama şöyle bir dinliyor ruhunu ve vücudunu, sonra da evde kalarak o günü kendine armağan etmeye karar veriyor! O […]

hangi mantar?

Yeminle artık tıkandım tıkanacağım. Boğazıma, tam şurama kadar geldi! Yeter, dayanamayacağım! O son kitabı mı okumayacaktım? Neyi yanlış yaptım? Bilgisiz ve o sayede mutlu ölme şansını da böylece kaçırdım! Doğuştan gelen eşitsizlik. Üstüne sisteme bağlı adaletsizlik. Yetmedi, toplumsal sıkıntılar. O da yetmedi çevre kıyımı ve afetler. Tabii ki kâfi değil: Kovid. Ve son bomba: “Sınırlı […]

savaşa hayır!

Kaç savaş görür bir insan hayatında? Kaç salgın­? Kaç çevre felaketi? Kaç kıyım? Kaç acımasız orman yangını, çaresizce seyredilen… Ağaçları ve içindeki tüm canlıları nefeslerini çalarak boğar ve çatır çatır yakarken… O gölgeli kuytularda yaşanabilecek nice keyifli akşamüstünü, neşeli pikniği ve huzurlu şekerlemeyi de daha akla düşmeden ihtimallerden tamamen silen! Kaç mevsim değişimi görür bir […]

bugün bir fotoğraf gördüm

Bugün bir fotoğraf gördüm. Biraz araştırınca İtalya’nın “Napoli’yi görmeden ölme” sözüne ilham veren şehrinde çekildiğini öğrendim. Hikâyenin peşine düşünce iyiliğe dair ihtimallerin yakınlığına ve çokluğuna dair ılık bir ümit kapladı içimi. Gözlerimi kapadım ve bu ümidin sıcak hava balonuna binerek yarı hayal yarı gerçek bir başka öykü yazdım. Bir de görmeden bakmak isteyenler için buraya […]

yeni-k

Yere düşmüş bir dondurma külahından daha hüzünlü ne olabilir Ya da uçarak kaçmış bir balon buketinden? Onları elinde tutamayan çocuğun yüzünün harap hali, tabii… Hüznün her türlüsünden kurtarmak için yakanı Hayatın kendisi yere düşmüş bir dondurma külahıymış gibi Bir anda vazgeçip her şeyi ardında bırakmak iyi Hatta harika bir çözüm olabilirdi! Belki…

kayıp eşya bürosu

Bir lanet bazen unutmak. Unuttuğun, çoktan büyümüş bir bebeğin süt kokulu tombik gıdısıysa mesela… Artık öte dünyada yaşayan birine, bir zamanlar sarıldığında içini dolduran ferahlıksa… Ya da unutmaman gerektiğini bildiğin ama ne olduğunu bir türlü aklına getiremediğin bir şeyin boşluğu dolduruyorsa zihnini… Bazense bir lütuf unutmak… Dahası akıl sağlığımızı koruyabilmemiz için açık ve net bir […]

sevgi günü

Bugün yılın 14 Şubat Sevgililer Günü kutlamalarına denk gelen günü. Bu da demektir ki bir yanda kırmızı güller, çikolata dolu kutular, pembe kırmızı kalpler ve hatta belki pırlantalar…. Bir yanda da geleneksel “Sevgi, aşk senede bir gün mü anımsanır?” “Kapitalizmin bir diğer oyunu mu yoksa bu?” “Sevgilisi olmayanların suçu ne?” tartışmalarıyla sarılacak etrafımız bugün… Bana […]

“…sevdiğimi söyle”

Başındaki dertten kurtulmak için tüm çareleri seferber etmek yerine bir kurtarıcı beklemek, kurtuluştan en uzak adımın ta kendisi olabilir çoğunlukla. Çünkü bu, kendi gücünü kullanmak ve elinden geleni sonuna kadar yapmak yerine hayatının akışını başkasının ellerine terk etmektir. Üstelik muhtemelen senin varlığından bile haberi olmayan birine. Senin onu ne ümitlerle beklediğin konusunda zerre kadar fikri […]

Aramak istediğinizi üstte yazmaya başlayın ve aramak için enter tuşuna basın. İptal için ESC tuşuna basın.

Üste dön