güneşli pencere

“Güneş girmeyen eve doktor girer.” Çocukluğumdan kalan, zihnime kazınmış, sevimsiz, hatta tehditkar bir cümle. Aklımdan “ee o zaman güneş girmeyen ev olmaz, olmamalı bu durumda” gibi saf çıkarımlar geçtiğini hatırlıyorum.  Nedense bayağı takılmıştı kafama zamanında. Hala sormak geliyor içimden bazen “acaba müteahhitler, mimarlar, inşaat mühendisleri vb bilmiyor mu bu kuralı?” Doğru ya? Bilseler bodrum 1, bodrum 2, kot 3 gibi isimler uydurdukları aslında in gibi olan yerler inşa edip buraları depo yerine ev diye kakalamayı vicdanlarına sığdırabilirler miydi? Ya da bir ayda fiyakalı deri ceketin küflenip yeşereceği, başka bir yeşilliğin de zor biteceği bahçe katlarını “şehirde bir vaha konseptiyle” pazarlayabilirler miydi gönül rahatlığıyla?

Belli ki güneş doktor ilişkisini duymamışlar, ihtimal ki o gün derste yokmuşlar! Veya belki daha gerçekçi bir tahminle, duymuşlar ama umursamamışlar. Onların derdi beni mi gerdi demişler, inşaatı yaparken de fiyat etiketini yazarken de konu onlara vız gelip tırıs gitmiş. Onlar da kamu vicdanına basıp geçmiş, ezdiğim o yumuşak şey neydi diye merak bile etmeden, arkalarına dönüp bakmadan yürüyüp geçmişler.

Işıksız, penceresiz, temiz nefessiz ve tabii güneşsiz! Güneşin adının bile uğramasının hayal olduğu evler… Başını sokacak yer bulmanın huzuruyla derin derin susulan… “Ya güneş” demek şikayet etmek sanılır, nankörlük sayılır korkusundan az konuşulan, bol yutkunulan. Şükredilen, kanaat edilen, ama aslında çaresizce razı olunan…

“Nohut oda, bakla sofa yeter bize, güvenli bir semtte, sağlam bir binada olsa; hele de içinde şöyle pırıl pırıl güneş gören en az bir oda varsa!” Böyle bir evin hayal değil cepte olması gerekirdi. Hele bir deprem ülkesinde! Peki, gören gözlere sorsak, dünyada olan bitenin kaçta kaçı gerçekten de olması gerektiği gibi?

İşte o yüzden Türkiye ve benzeri ülkelerde uyanık, fırsatçı ve hatta tetikte olmak lazım hayatta kalmak için. Altını çiziyorum, kelimenin tam anlamıyla hayatta kalmak için! Birinci dünya ülkelerinden birindeysen haklar ve sorumluluklar konusunda bilgili ve bilinçli olmak genelde yeterli olabiliyor bazen. Tabii onda da yok bir garanti, al sana bir nevi genel geçer temenni.

Offff… Ne çok şey olmamız gerekiyor yaşamak için. Ne olurdu, sadece insan olmamız yetseydi?

Bir süre önce can dostum, “yazsana” dedi yine; “yine yazsana!” Her şey öyle başladı zaten...
Yazı oluşturuldu 237

güneşli pencere” üzerine 0 görüş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Aramak istediğinizi üstte yazmaya başlayın ve aramak için enter tuşuna basın. İptal için ESC tuşuna basın.

Üste dön
%d blogcu bunu beğendi: