Bir Başkadır benim dizim

Sevgili evren günlüğü, şu aralar Korona virüsün tüm dünyayı kasıp kavurmaya devam ettiği 2020 senesinin Kasım ayındayız. Sokağa çıkma yasağı gezegenin her köşesinde aklımızla birlikte gelip gelip giderken ve önüne gelen maskesini ağzına burnuna değil de koluna takıp gerine gerine kalabalıkları yararken biz milletçe bir dizinin ağına düştük. Adını tekrar söylemiyorum, gerek yok çünkü! Bilmeyeni dövüyorlar zaten, toplumsal hoşgörü o kadar gelişti yani! 

İnsanlar diziyi seyrettikçe dizi hakkında konuştu, onlar konuştukça başkaları duyup seyretmeye ve sonra onun hakkında konuşmaya başladı. Ve an itibariyle mesele bu minvalde mitoz bölünmeyle çoğalmaya devam ediyor. 

Nereye baksan bizim boynu bükük Meryem ve takımı! Meryem, zehir gibi olmasına rağmen cahil cühela bırakıldığından ziyan yazılacak zekasının parıldadığı saf gözlerle bize bakıyor her ekrandan. Artık karakterlerle ilgili şakacı imajlar üretip paylaşan grafiker gençlerden her şeyi bilip eksik olmasınlar bizi de aydınlatan köşe yazarlarına kadar herkes onları konuşuyor. 

Ama konuşmakla kalsa yine iyi, millet sekiz bölümlük bir dizi yüzünden ki Hıncal Uluç’a kalsa tüm gereksiz uzatmalar çıkarılınca aslında içindeki malzemeyle harika bir film olur, çatır çatır tartışıyor. Beğenenler beğenmeyenlere, onlar öbürlerine kükrüyor ya da küsüyor. Herkes birbirine lafı çakıyor sosyal medya üzerinden, arkadaşlıklar bozuluyor vb. Şaka gibi!

Virüs geldi diye evlere kapandık. Ekranlara iyice sardırdık biraz unutalım dünya dertlerini diye. Ne oldu? Bu sefer bir dizi virüs gibi sardı evleri ve zihinleri. Milleti karpuz gibi çattadanak ortadan ikiye ayırıverdi. 

Ben dizi uzmanı değilim, işim olmaz. Ama sormadan edemeyeceğim: Bu dizi toplumdaki birbirinden kopuk kutuplar üzerine mi? Evet! Kutuplar hakkındaki bir dizi hakkında konuşmak bile aynı kutuptakileri bile kutuplaştırmayı başarabildi mi? Evet! Başka sorum yok sayın hakim!

Peki, bu psikolojik deli ve ideolojik zibidi totolojiden nasıl çıkacağız bilen var mı kızlar oğlanlar?

Ne demişler: Önce insanın geçinmeye gönlü olacak!

Ne yemişler: Çokomel!

Bir süre önce can dostum, “yazsana” dedi yine; “yine yazsana!” Her şey öyle başladı zaten...
Yazı oluşturuldu 240

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Aramak istediğinizi üstte yazmaya başlayın ve aramak için enter tuşuna basın. İptal için ESC tuşuna basın.

Üste dön
%d