Hatay Türkiye. Reuters/Guglielmo Mangiapane

inanamıyorum

Çocukluğumun çekmece diplerinde unutulmuş sepya fotoğraflarından hatırlıyorum kumdan kaleleri: Güneş ensende, kovalarca su taşıyorsun. Denize koşup temizlenip kumlardan, iki saniye sonra işinin başına dönünce yine iliklerine kadar batıyorsun. Kalenin kabası meydana çıktıysa yosunlar toplayıp deniz kabuklarıyla eserini bezeyerek gözlerinin önünde beliren güzel hayali gerçeğe taşımaya çalışıyorsun… Oluyor olmuyor…

Sonra dalgalar geliyor… Küçük ve yaramaz ayaklar… Veya senden büyük, hırçın çocuklar… Ya da umursamaz ve düşüncesiz terlikli terliksiz yetişkin parmakları… Geliyor. Ya hırsla tepiniyorlar üstünde… Ya kıskançlıkla ufalıyorlar bin bir emekle avuç avuç şekil verilmiş kumları… Veya ihtimal ki yaptıklarının farkında bile olmadan yollarına devam ediyorlar. Zaten bunların hiçbiri olmasa bile dalgalar geliyor… Zaman geçiyor… Kumdan kaleler kah kırılarak kah çöküp eriyerek suya karışıyor.

Kayıplar ve gelip geçicilikle ilgili bir oyun, kumdan kaleler yapmak. Ve hemen her oyun gibi kıymetli bir hayat dersi! Hem de en hüzünlüsünden. Çünkü kaybetmek, veda etmek, senden olanın yıkılıp yok oluşunu izlemek kolay değil. Hiçbir zaman da olmayacak!

BugTürkiye depremi 2023ün 7 Şubat 2023. Dün, şimdi uzaklarda olan memleketimde, bir değil iki büyük deprem olduğu haberini aldım. O andan beri orada yaşananları, hayatını kaybedenleri, hala yıkıntılar arasında yardım gelmesi için bekleyenleri, evlerini barklarını yitirenleri, hayatta kalanların yaşadıkları travmayı, bu kar kış kıyamette üstündeki incecik kıyafetlerle sokaklara dökülenleri, arabası olmadığı için soğuktan yorgunluktan kaygıdan tir tir titreyenleri düşünüyorum. Ne yapılabilir, nasıl yardım edilebilir, onu bulup çıkarmaya çalışıyorum. Başka bir şey düşünemiyorum.

Diyeceksin ki orada çekilen acıları dindirmek için ne yapıyorsun? Elinden ne geliyor? Üzülüyorsun, düşünüyorsun da bunun oradakilere ne faydası oluyor? Bilmiyorum!

Gölcük depreminden sonra bölgeye gidip orada ÇYDD gönüllüsü olarak çalışan biri olarak bugün, bu kadar sene sonra, yaşanan bu kadar kötü deneyimden, çekilen bunca kahırdan sonra bu kadar fona ve teknolojiye rağmen kumdan kaleler gibi yıkılan evleri, şehirleri görünce, o evlerdeki canları, çoluk çocuğu, gencini yaşlısını düşündükçe bu gördüklerime inanamıyorum.

Devlet kurumlarının, yeni binaların bile yıkıldığına inanamıyorum. Bunları bile normal karşılayacak bir ahlaki çöküşün tam ortasında yaşadığımıza inanamıyorum. Tamam depremin boyutları devasa ama hasarın, hazırlıksızlığın bu kadarına inanamıyorum. Bir battaniyenin, bir küçük şişe suyun, yardım malzemelerinin fiyatlarındaki ani artışa inanamıyorum. Başkasının acısını kendisine fırsat gören bir anlayışın varlığına inanamıyorum. “İşini bilir” bir zihniyetin bu kadar yaygınlaşıp göz göre göre felakete davetiye çıkardığını, kötücül bir kısır döngü yarattığını kimsenin görmediğine ya da görmezden geldiğine inanamıyorum.

Bazılarının uykuda ölüme yakalanırken bazılarının gaflet uykusundan uyanamadığına, bütün bunlar olurken bazılarının da gönül rahatlığıyla mışıl mışıl uyuduğuna inanamıyorum!

Depremlerden iki gün sonra hala göçük altında yardım çığlıkları atarak can çekişenlerin ıstırabına derman olunamadığına inanamıyorum!

En fenası, bu felaketin son olacağına, birkaç hafta ya da ay sonra unutulmayacağına, yaşananlardan ders çıkarılıp gelecekte benzerlerinin yaşanmaması için somut adımlar atılacağına da inanamıyorum!

İnanabilen, döne döne yaşanan aynı acıları delirmeden kabul edebilen, bağıra bağıra gelen “Kırmızı Pazartesi”leri görse de rahat nefes alabilen var mı… Varsa kim onlar ve bunu nasıl “başarıyorlar” merak ediyorum…

Tam bunları düşünürken öğreniyorum ki bir arkadaşımın sevgili eşi Özlem ihtiyaç duyulan malzemeleri kendi imkanlarıyla toplayıp bölgeye yollamış bile. Hemen ardından lise, üniversite gruplarından gelen yardım topluyoruz haberleri içime su serpiyor. Güvenilir dijital yardımlaşma platformları kurulmuş ihtiyaç sahibiyle yardım edebilecekleri buluşturma amaçlı, onu duyuyorum. Abimin komşusunun evini depremzedelere açıp 15 kişiyi soğuğun sokağın sefaletinden kurtardığını, eşin dostun seferber olduğunu öğreniyorum. Başka destek haberleri duyuyorum. İşittiğim tüm iyi haberlere inanmak istiyorum.

Anlayacağın, tam umudumu kesecek oluyorum insanlıktan, hala insan kalanları hatırlayıp onların hatırına, inadına umuda tutunuyorum!

 

Kapak fotoğrafı Hatay, Türkiye’den, Reuters/Guglielmo Mangiapane.

Bir süre önce can dostum, “yazsana” dedi yine; “yine yazsana!” Her şey öyle başladı zaten...
Yazı oluşturuldu 240

inanamıyorum” üzerine 10 görüş

  1. Doğa karşısındaki güçsüzlüğümüzün bu kadar ortak deneyimle ortaya çıkmasına, yıllarca yaşanarak görülmesine rağmen, birçok doğal afete halen bu kadar hazırlıksız yakalanılmasına ve sorumluluk alınmaktansa halen her şeye bu kadar kaypak kalınmasına, ve bunun olağan karışlanmasına… doğrusu ben de inanamıyorum.

  2. merhabalar kıymetli yazar arkadaşım,

    yaşanan onca acıya, ihmale, vicdansızlığa, kötülüğe rağmen iyiliğe ve iyi insanların da hâlen var olduğuna inanıyoruz, inanmak istiyoruz. elimizden geldiğince yaşanan acıları hafifletmeye çalıyoruz. ancak ne yazık ki ateş düştüğü yakıyor. her şeye rağmen iyiliğin, güzelliğin varlığına dair umudumuzu kaybetmemeliyiz. yaşanan felâkette yaşamını yitirenler huzur içinde uyusun. hayatta kalanlara sabır ve şifa diliyorum.

    1. Yüreğimiz yitip gidenlerle, kalsa da yüreğine ateş düşenlerle.

      Elimizden ne geliyor? Elimizden gelen kime ne kadar yetiyor? Hepimize bir daha hiçbir ocağa ateş düşmesin diye çabalamak kalıyor.

      1. şu durumda ne yazık ki elimizden güzel temenniler dışında fazla bir şey gelmiyor. bu durum da hepimizi daha çok üzüyor. artık başka ocaklara ateş düşmesin.

        1. Haklısınız ama belki de fazla olmayan şeyler birilerinin tam da ihtiyacı olan şeydir. Elimizden gelen bir şeyler olmalı. Depremden etkilenen bir öğrenciyle ders notlarını paylaşmak ya da küçüklere ücretsiz özel ders desteği sağlamak mesela… Hepimizin başka başka yetileri var eminim.

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Aramak istediğinizi üstte yazmaya başlayın ve aramak için enter tuşuna basın. İptal için ESC tuşuna basın.

Üste dön
%d