Dışarıda minik bir kuş, hayatı, sesini yüreğime duyurmasına bağlıymışçasına tüm gücüyle cıvıldıyor. İçimse duyuyor duymasına ötüşünü ama zerre kadar olsun umursayamıyor.
İnsanın en büyük sınavlarından biri kendi değerini ona değer vermeyenlerin kefesinde tartarak belirlemesi olsa gerek diye düşünüyorum kendi kendime. Düşünmekse malum, ancak bir yere kadar işe yarıyor.
İnsanın iki bacağı düşünmek ve hissetmekse, bence empatidir kanatları. Oysa ne gariptir ki insanların çoğu zihnen kör topal yaşıyor. Kanatları varsa bile bilmiyor. Bilse de cesaret edip kullanmıyor. Uçanlarsa çoğunlukla zalim sapanlıların hedefine oturuyor!
Oysa bir avuç empati bizi hayal bile edemeyeceğimiz dünyalara götürebilirdi. Bir tutam empati, bir çiçek dürbünü olup dünyayı hiç göremediğimiz şekillerde görmemizi sağlayabilirdi! Ve görenler çoğaldıkça dünyalar da çoğalıp güzelleşebilirdi.
Görebilseydik… Duyabilseydik… Dinleyebilseydik… Belki o zaman ben de duyabilirdim o kuşun sesini. Hatta belki birlikte söyleyelim diye not edebilirdim şarkısının gizli bir dilde yazılmış sözlerini…
Olsun varsın. Kuş susmasın, kanadı kırılmasın. Keza yürek susmasın, ortasından yarılmasın. Kanatlarının gücünü ruhundan alan herkes kendine emanet etsin değerini! Ve kulaklarını dost seslere açsın. Yok saysın dışarıda uğuldayan gürültünün sisini, nefretini, pisliğini! İnadına ümit işimiz! Biliriz çünkü tek bir sahici elin sıcaklığı bile yetebilir ısıtmak için bitmeyen soğuk geceleri…
yaşamak ümit etmektir.yaşıyorsak kuş seslerine olan inancımızdan..
Ne kadar güzel özetlemişsiniz.
Ne zamandır uğramamıştınız, gelmenize sevindim.