Bu sabah deliceler üzerine sohbet ettim. Konuşma bitse de içimdeki yankıları bitmedi. Onlar apansız çıkan imbatla azıp çoğalarak aklımda dolaştıkça o çağrışımlara direnip zaman kaybetmek yerine hemen kâğıda kaleme teslim olup yazmaya karar verdim. Oysa bugün ne kadar dar zamanım ve ne bol uğraşacak işim…
Delice, köylülerin kendiliğinden biten yabani zeytin ağaçlarına verdiği isim. `Gelsin de beni diksin` diye insana ihtiyaç duymuyorlar. Kendi kafalarına göre bir yerde bitiyorlar, aşılanmıyorlar. Daha az ve daha küçük ama başka hiçbir ağacınkine benzemeyen, hatta yiyenin damağını adeta lezzet ve coğrafya serüvenine taşıyan bir tatları var. Aynı zamanda özellikle akciğeri iyileştiren yani taze, yeni nefesler getiren bir kudretleri var. Kendi varlıklarını korumak için ürettikleri madde insana şifa.
Özeller yani… Ağızda katman katman, dalga dalga öyküler anlatıyorlar sanki. Sanki dallarına konan arının, yapraklarına dokunan rüzgârın, uzaklardan şarkılar taşıyan yağmurların anılarını damıtmışlar, kendi varlıklarına katmışlar da bir gökkuşağı gibi açılan lezzetlerine katmışlar.
Tek bir zeytini ağzına atıyorsun, gözlerini kapatıp sana verdiği ipuçlarını takip edersen bu öyküleri beraber ve solo olarak dinliyorsun, hatta uzakta çalan sazı bile hayal meyal işitebiliyorsun.
Ama delice değeri bilinmez de aşılanırsa eğer haliyle sıradanlaşıp ormanın sürüsüne karışıyor…
Oysa delicedeki deli vasfı ki eşsiz bir vasıftır anlayabilene: Onların kendiliğinden oluşundan… Aklına estiğince var oluşundan… Coşkusundan, delişmenliğinden ve delidoluluğundan… Ve ihtimal ki en çok da sınır sevmez özgür ruhundan geliyor… Bence iyi ki de öyle…
Kıbrıslı George Philippou Pierides deliceler için “Eğer o zeytin ağacına dokunursan ‘bir ağaca dokunuyorum’ dersin. Ben dokunduğumda ise damarlarından gelen vızıltı sesini duyarım. O ağacı var eden asırların sesini.”
Yeni tanışım ve sohbet arkadaşımsa –ki bilen bilir yıllar içinde insanları tanıdıkça yenilerine kapı açmak ne kahramanca bir iştir!- şunları söylüyor: Ki ne de güzel söylüyor…
“Coşkusu bazen kendini aşar
Söylersin ona usulca, ‘delicem yapma etme, kendine zarar vereceksin’
‘Peki’ der, sevgiyle dallarını almana, onu budamana izin verir
Acır tüm gövdesi, toprakla örtülsün, sıvansın ister kesilen yerleri
Bilir onu iyileştireceğini
Her yara gibi delicenin yaraları iyileşir, gülümser delice, sevildikçe güzelleşir kendisi de zeytini de
Tek dileği vardır senden, söyler usulca
Beni aşılama ne olur”
Zeytin ağacını kutsal bilirim oldum olası. Bilgili, erdemli, şifacı ve masalsı…
Düşündüm de peki, delice ne benim için? Ruh ağacım mı? Başka bir çağda, yüzyıllar önce bambaşka bir yaşamda medet umduğum mu? “Yetiş, doktor” diye dallarına koştuğum mu?
Sonra kim olduğum ve kimin için yazdığımla ilgili bir kapı araladı delice ruhumun içinde. Çıplak ayaklarla, loş bir odadan, uzun bir koridordan geçerek ulaştım kapıya. Yavaşça, temkinli ama cesurca ittim kapıyı: Bir de ne göreyim. Bir gizli bahçe… Bir el değmemiş, kem gözlerden saklanmış delice ovası… İçinde yabani atlar, papatya tarlaları, ak pak bulutlar ve ilk baktığımda görüp hazmedemediğim dahası…
O toprakların ne kadar eşsiz olduğunu görür görmez bildim, öyle ki ayak parmaklarım bile sezdi. Başkasının yabani dediğine biricik diyebilenlerin, olduğu gibi olabilen, kendine ve kendi gibilere sahip çıkabilen… Eğitim ve sosyalleşmeyle herkesleştirilemeyen, vasata pabuç bırakmayan, asker gibi hizaya çekilemeyen, özü bozulursa hem kendi hem dünya için kayıp olacak, heba olacak ruhların toprağı burası. Toprağım… Delice kardeşim olduğun gibi kalasın çünkü biricik ve harikasın.
Kaleminize sağlık yazılarınızı en içten yazıyorsunuz.🍒
Teşekkürler sevgili 🍒
Bu yazi beni cok uzun bir yolculuga goturdu, zeytincilik ailesinden gelen rahmetli babam ki gecen sene vefat etti ve sizisi halen icimde kor gibi. Bunu okuyunca emin oldum ki delice zeytini (ki hic duymamistim) onu tam anlatiyor; yureginize kaleminize saglik.
kor yüreğinize sarılıyorum.
babalarımız rüzgarda, martılarda, dağlarda… yakınımızdalar hala, buna inanıyorum…
ben de inaniyorum buna ve aynen o guzel yureginize sarılıyorum.
Elinize, yüreğinize sağlık..
Eksik olmayın Ali Bey, hoşgelmişsiniz 🙂
Elinize sağlık
Teşekkür ederim 🙂