su gibi

Saçların tel tel dağılır ya suya, bir yelpaze gibi başının etrafında, sen tuzlu deniz suyuna sırtüstü uzanıp kendini onun kollarına usulca bıraktığında… Acaba diye merak etmeden geçemiyor insan… Acaba toprağa karışmak da buna benzer bir duygu mu? Her bir hücrenin geldiğine geri dönmesi ve sonunda tamamen bütünle yeniden birleşmesi gibi? 

An sana “Yetişir savaştığın” deyip seni bir anda sahadan çektiğinde, ruhun nereye gidiyor peki? Yorgun ruhların soyunma odası neresi?

Yaşarken, o pek dert edindiğimiz şeyler var ya, daha iyi yaşamak uğruna ve hiç yaşamamak pahasına didindiklerimiz. Biz gidince onlar başıboş kalıyor ve onlar bir daha hiç yapılmasa da dünya dönmeye devam ediyor, heyhat! Kim bilebilirdi ki, değil mi?

Çok iyi bildiğimiz gerçekler meğer birer sabunmuş elimizde, çoktan kayıp çok uzaklara gitmiş… Şimdi her yere dokunup hayatı iyice batırdığımız ellerimizdeki kir arınmıyor bir türlü. Tüm alınlar lekeli.

Oysa biliyorduk sayılı gün çabuk geçer. Biliyorduk sevinç paylaşılınca büyür, acıysa küçülür. Biliyorduk ihtiyacın olan temiz nefes ağaçtan gelir, fabrikadan değil. Bilmek yetmedi.

Bildik ama işimize gelmedi, bilmezden geldik. Geldik bir dünyaya, bilmem ki iyi mi ettik… 

Bir süre önce can dostum, “yazsana” dedi yine; “yine yazsana!” Her şey öyle başladı zaten...
Yazı oluşturuldu 257

su gibi” üzerine 0 görüş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Aramak istediğinizi üstte yazmaya başlayın ve aramak için enter tuşuna basın. İptal için ESC tuşuna basın.

Üste dön