maç kaç kaç?

Bu kadar senelik medeniyet tarihine rağmen hala mutsuz bir çocukluk geçirenin içindeki boşluğu doldurabilecek bulutsu madde imal edilemedi.

Göze ilk anda tezat gibi gelecek ama tüm oyunları çocuğunun mutluluğu üzerine kuran anne babaların evlatlarının yüzü de nedense pek gülmedi.

Hepimiz hatırlıyoruzdur: Oyun sahası biz geldiğimizde hazırdı. Tarafımız, yerimiz belliydi. Öyle, “oynamak ister misin?” diye soran, kuralları anlatan, skoru duyuran olmadı.

Bizim takım hep el yordamıyla… Hep yenik… Hep karanlıkta…

Yenilmeden kazanmak, kaybolmadan bulunmak, kararmadan aydınlanmak yokmuş meğer…

Hepsi sonradan anlaşıldı!

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Aramak istediğinizi üstte yazmaya başlayın ve aramak için enter tuşuna basın. İptal için ESC tuşuna basın.

Üste dön
%d blogcu bunu beğendi: