kadının canı yok!

Öyle üzgünüm ki nereden başlayacağımı, nasıl anlatacağımı bilmiyorum. Kızgınlık, üzüntü, isyan, hüzün, korku, birçok karanlık duygu kol kola girip birbirinden güç alarak kaynıyor içimde. Cesur sesiyle ve samimi kalemiyle genç kız aklımda güneşli, yepyeni pencereler açan kadınla dertleşmek istiyorum. Dertleşmeye ihtiyacım var, belki hepimiz gibi. Beni kadın olmanın gerçek anlamıyla tanıştıran o güzel gülümsemeli kadından güç almak istiyorum. Güçlü hissetmeye ihtiyacım var, belki hepimiz gibi.

Yıllar yıllar önce “Kadının adı yok” demiştin. Ne doğru koymuştun teşhisi. Ne çoklarımızın zihnindeki örümcek ağlarını temizledin, ne çok arkaik kabulü sorgulattın bize, ne temiz bir yola çıkarttın çoğumuzun yeni filizlenen bilincini. Ben ümitliydim. Her şey daha iyi olacaktı. Giderek daha iyi olacaktı. İlerliyordu insanlık, gelişiyorduk, kadın erkek eşitliği, kadın hakları da nasibini alıyordu bu olumlu gidişattan. Bazı alanlar biraz geriden geliyordu belki ama giderek iyi olacaktı, öyle değil mi?

Ben öyle sanmıştım. Sana bu haberi verdiğim için çok üzgünüm ama yanılmışım: Korkarım ki bu dünyada birçok kadın birçok hakkına kavuşmaktan hala çok uzak! 

Birinci dünya ülkelerinde parlamentoda eşit temsil hakkı, eşit maaş vb gibi meseleler sürüyor. Amerika, Polonya gibi yerlerde kürtaj tartışmaları durduk yere hortluyor. Öte yandan başka kadın sorunları dünyanın dört bir yanında farklı boyutlarda ve şekillerde çeşitleniyor. Coğrafyaların sosyo-ekonomik ve kültürel yapılarına göre toplu tecavüzlerden çocuk gelinlere, kadın sünnetinden kumalığa uzayıp gidiyor.

Daha iyiye gideceğini ummuştum. Öyle olmuyor. Hatta bazı yerlerde kötüye gidiyor.

Hele şu aralar, kadınların, seni yetiştiren bu topraklarda yaşadıklarını, kimsenin aklı almıyor. Bilsen, ah bir bilsen! Eskiden “Kadının adı yok!” idi. Şimdilerde “Kadının canı yok!”  

Düşünsene:

Kadının 

canı 

yok

Ünlem

Ötesi var mı? Ötesi olabilir mi?

Nereden başlanır? Nasıl anlatılır? O kadar çoklar ki! Acı öyle katlanılmaz ki! Üniversite öğrencisi bir kız vardı, minibüse binmişti en son, adı Özgecan Aslan. Artık hiç derse giremeyecek o. 

Değer Deniz vardı müzisyen, kendi evinde katledilen. Bir daha hiç şarkı söyleyemeyecek çanta sapıyla boğulan narin boynu. 

Evinin önünde kalbinden bıçaklandı genç balerin Ceren Özdemir. Oysa kim bilir ne hayalleri vardı. Belki bir kuğu olacaktı ya da uyuyan güzel. Olmadı, daha 20 yaşında sonsuz uykuya dalmak zorunda kaldı.

Kızının gözü önünde eski kocası tarafından vahşice yaralandı Emine Bulut. 10 (yazıyla on) yaşındaki kızı “Anne n’olur ölme” diye ağlarken “Ölmek istemiyorum” diye feryat ediyordu. Gel gör ki kızcağızı anasız kaldı.

Nasıl anlatayım hepsini? Öyle çok katledilen kadın var ki! Ömrü yarıda kalan, hayalleri belki başlamadan biten, evlatları, ana babası geride eli böğründe kalan.

Kan revan…

Bugün 29 Aralık 2020, Salı. Bugün Türkiye’de son 24 saatte 4 kadın öldürüldü: Selda Taş, Vesile Dönmez, Betül Tuğluk ve Dr. Aylin Sözer.

Dr. Aylin Sözer. Özel bir üniversitede bölüm başkanı (idi). Sevenlerinin ve öğrencilerinin gülen yüzü, iyi kalbi, şakacı kişiliğiyle tanıdığı bir akademisyen (idi). Derse başlamasına sadece bir saat kalmış (idi). Kendi evinde iki gün boyunca esir edildi, boğazı kesildi, canlı canlı yakılarak katledildi!

“Yeter!” demek yetmez! “İnsaf!” diye haykırmak lazım! 

Belli ki bazı adamlar bazı kadınların ırz düşmanı, can düşmanı, yaşam hırsızı! 

Dursun artık bu kanlı kıyım! Harekete geçmek lazım! Kadınların kadınlara yurt olması lazım! 

Yarın olmaz, çok geç yarın! Kadınların yaşama hakkına sahip çıkmak lazım! Şimdi, hemen, acilen, işe yarar bir şeyler yapmak lazım!

Bir süre önce can dostum, “yazsana” dedi yine; “yine yazsana!” Her şey öyle başladı zaten...
Yazı oluşturuldu 240

kadının canı yok!” üzerine 2 görüş

  1. Kadınlar için ne yazılsa az kalıyor. Keşke kadınları sadece ölümler üzerinden anlatmak zorunda kalmasaydık. Anlatacak o kadar güzellik varken ölümlerin yazıya konu olması bizim ayıbımız olsun.

    Yazı dilinizi sevdim. Sıkmayan, okuyucuyu yormayan akıcı bir diliniz var. Kaleminize sağlık.

    Bloğunuzu “Deli Kızın Bohçası” bloğundaki söyleşide fark ettim. İyi ki fark etmişim. Arada yolumu düşürmeye çalışacağım.

    Yıllardır blogla uğraşan biri olarak yaptığımız işin kıymetini biliyorum. Bu yüzden yeni ve kaliteli bir blog bulunca seviniyorum.

    Kaleminiz daim olsun.

    1. Merhaba sevgili Bir Edip,

      Evet, kadınlar için ne yazılsa az kalıyor gerçekten de. Ben kadınlarla ilgili sıkça yazıyorum ama hep bir şeyler eksik kalıyor. Ve tabii en önemlisi yazmak yetmiyor. Anlatmak, sabırla, anlaşılana, anlaşana kadar anlatmak gerekiyor. Ama maalesef çoğumuzda ne o sabır var anlatacak ne de o açıkyüreklilik, açıkfikirlilik anlayacak!

      Umarım çok geçmeden, yakında bir gün bu durum geçmişin ayıbına dönüşsün. Kurtuluşunu kendinde bulan, yanındaki kadını ve dünyayı da o savaşçı ama anaç ruhla kurtarmaya soyunan bugünün küçük cesur kızları sayesinde…

      Nazik sözleriniz ve değerli desteğiniz için çok teşekkür ederim.

      İyi ki geldiniz. Yine gelin, hep beklerim.

      Ne muhteşem bir dilek “kaleminiz daim olsun” dilerim olsun.

      Şükranla, iyilikle, birlikte…

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Aramak istediğinizi üstte yazmaya başlayın ve aramak için enter tuşuna basın. İptal için ESC tuşuna basın.

Üste dön
%d