Çocukluğumun çekmece diplerinde unutulmuş sepya fotoğraflarından hatırlıyorum kumdan kaleleri: Güneş ensende, kovalarca su taşıyorsun. Denize koşup temizlenip kumlardan, iki saniye sonra işinin başına dönünce yine iliklerine kadar batıyorsun. Kalenin kabası meydana çıktıysa yosunlar toplayıp deniz kabuklarıyla eserini bezeyerek gözlerinin önünde beliren güzel hayali gerçeğe taşımaya çalışıyorsun… Oluyor olmuyor… Sonra dalgalar geliyor… Küçük ve yaramaz ayaklar… […]