Gençliğime söyleyebilecek tek bir sözüm olsaydı, bu ömürlük tavsiye ne olurdu?
Ona derdim ki:
Hayat seni alacak, zaten orada doğmamışsan, muhtemelen bir şehirde bırakacak. O şehirde rekabet olacak, asfalt olacak, trafik ışıkları ve kalabalıklar olacak. Üstüne metro istasyonları, inatçı fareler, doyurmayan yemekler ve uçan böcekler, çalışmaktansa çalmak isteyenler ve uğraşmaktansa kaytarmak isteyenler olacak. Bir de küçük evler ve kalabalık otobüsler, yollarda üstüne üstüne gelenler olacak. Paran beşse faturan on olacak, maaşın üçse mesain beş olacak!
Ama sana bir şey diyeyim mi?
Sana diyeyim mi bir damdan düşmüşün ağzıyla?
Hiçbiri değmeyecek!

Evet para lazım ve evet para gerek ilaç için, yemek için; bir dam için üstünde, yani kimseyi kendine bulaştırmadan, onurunla yaşayıp göçmek için para şart! Ama dahası kölelik!
Ve sen köle doğmadın. Ve köle yaşayıp ölmek zorunda değilsin!
Şehrin Arnavut taşlarının ya da yaya geçidinin bir parçası olarak var olmadın. Ve ölünce de ona karışmayacaksın. Ne bir sokak lambasının ampulü olacaksın ne bir tabelada neondan bir harf; ne asırlık binadaki tuğla olacaksın, ne bir sokak isminde “i” harfinin noktası. Daha da kötüsünü söyleyeyim mi!
Bunların hepsi geçici!
Diğer bir deyişle: Yaşayan milyarlarca insandan milyarlarcası ölmekle kalmadı! Yapılan milyonlarca binadan milyonlarcası da yıkıldı. Daha neler yapıldı ve yakıldı, bilsek aklımız şaşardı!
Anlayacağın, ne kaldırım taşı kalacak, ne de üzgünüm ama babamın mezar taşı! Ben onu özenle seçmiştim ya, sanki kendi görür gibi; özenle yazdırmıştım ya hani üstünü, sanki kendi okur gibi! O da gidecek! Ben gittikten sonra, çocuklarım, torunlarım olduysa, onlar da gittikten sonra! Hepsi gidecek! Hepimiz! Hepiniz! Sanki hiçbirimiz hiçbir zaman olmamışızcasına!
O yüzden, sana bir şey söyleyeyim mi?
Değmez değer zannettiklerin! Hayat bu! İşi bu! Kandırır, bekletir, kanırtır!
Gerçekten, bak!
Saçına değen güneş ışığı var ya, o kutsal. Elini tutan sevgilin varsa o, senden olma/doğma minik insan varsa hele en çok o, diktiğin ve tutmuş bir ağaç, işte o; zaten daha ne olsun!
Para gelip geçici.
Başarı göreceli.
İş ki hayatında onur ve hatta mutluluk olsun!
Başarı ve para var ya, aslında onlar yok, onlar yalan! Onların olsun!